ağıtlar toplamı

entry1 galeri
    1.
  1. turgut uyar şiiridir.

    bütün öğle vakitleri gelir geçer
    lokmalardan ötürü kanlı kanlı
    sular mavi gök mavi ve her şeyden önce
    sıcakta bir adam su içer
    bütün öğle vakitlerinde bir adam
    ödenmesi de dayanması da gamlı
    bir ufak su kovası bir balta
    -bütün öğle vakitleri gelir geçer,
    hatıran bir güldür bana.
    hatıran bir güldür bana.
    çünkü seni sorarım katlandığım her şeyden
    bazan uzak yerlere giderim ben, uzak
    kış gelir yerlere kül dökerim
    sevinirim kolay çaresizlikten.

    (cemale ağıt)
    böyle miydi bir akşam saatinin
    söğüt?te ahşap odalarda
    kırgın çocuk odalarında
    bir tutsaklık manzumesine varması.
    kalın çalar saatler, kaşık tutmalar adına
    babaların ve anaların hastalığı adına
    -deniz bir özdeyiştir, az kullanılır-
    kim bilir böyle midir bir akşam saatinin
    bir piyanoyla sevişmesi, biliriz
    uçar gider bir eski deniz, bir deniz akşamı
    bir hüznün provası yapılır bir yeni ilişkide
    deniz karşısında denizsizlik, susulur
    belki sadece bir düğmenin
    düdüklerin, ışıkların, işaretlerin
    yerinde olmayışındandır? birden sonbahar
    ayırdığım elmalar eşit gökyüzüne
    sıkıntıya, suya ve insan yüzüne
    inandığım bir akşam şaşkınlığıdır
    -hatırlarım atkılar ve caddeler ortasında
    yalnızlıktan kavrulmuş benizleri-

    (edipe ağıt)
    antep'in üzümleri ve anadolu hüzünleri
    soldurur bütün öbür hüzünleri
    bir gece kulübünde, çok ufak bir yerde
    nerdeyse bir kıyı ölçüsünde
    bir kadın yüzüne ve denize bakaraktan
    buluruz yalnızlığımızı bir gün
    bir caddenin kalabalıklığım
    bir geçmişin bulanıklığını
    öfkeyle karşılarız, keyifle taşırız.

    ben sorarım bir gün, nasıldır bir müslümanın gömülmesi
    toprak kazılıp yani dünya çözülüp
    ölüme ancak bir yağmur kadar üzülüp, gömülmesi
    ki her müslüman öldüğünde yağmur yağar

    (naci ye ağıt)
    ben alır başımı giderim bir gün
    ege adalarına şarap içmeye
    oturup güngörmüş pazarlarla teslis konuşmaya
    ve bir rüzgar koklamaya üçyüz yıl gelecekten
    çocuklarımız ve kadınlarımız
    ve bütün karmaşıklığımız, düzelse
    ben hala sorar dururum bir karpuz sergisinde,
    öğrenci yurtlarında nasıl hazırlanıldığını
    acele yemekler ve yataklar karşısında
    üzümcülerin ve balıkçıların sürümcemesi karşısında
    kabaran bir hüzündür gitgide aşk olur
    kalkıp tokatlarız bir yanlışlığı
    tutar bizi kan gibi tutar eksikliğimiz
    önce öyle sandırılırız, sonra inanırız
    en kaba dağlarda incelik bulduğumuz
    yarım yamalak bir insan, bir sayı olduğumuz
    ve yaşlı bir kurdun öldüğü vakit
    şişer, ağar yüzeye morarmaz cesedimiz
    sarar ince bir sızı kalplerimizi
    çünkü dağlarda bahar tazelenirken
    taze yeşiller hazırlanırken
    ben sorarım bir gün, boğuk kışlalarda
    nasıl hazırlanıldığını sahipsiz sılalalara
    -kirli ve perdesiz camlar karşısında
    bakır sinilerle camiler karşısında-
    baharı yani çiçekleri yani en olağan mutluluğu
    bilmenin tam karşısında
    üç renkli kedilerin dişiliğini
    bakkal, memur pijamalı babalarla birleşen
    saç örgülerini küçük kızların
    kaçamak buluşmalarını ara sokakların
    ve bilinçsiz katlanmasını koskoca bir gövdenin
    suya ateşe, açlığa ve kana, sorarım
    ölmeyi, ölürken kaç yaşında olmayı
    hatıran bir güldür bana
    ellerin bir yakınlıktır
    geçmişi ular gecelerime
    hatıran bir güldür bana
    büyük caddeleri sevdiren bana
    büyük özürleri bulduran bana
    sağlam kılan soyumuzu
    ben artık herkesi tanırım
    çünkü kış geldi
    çünkü kış sonsuzdur, öğretir.

    benim şu ellerim bir şaşkınlıktır
    kadını ve kızı ve suyu tanımaz, dayanır

    (tomris e ağıt)
    bayram bir yanlış tanımlamadır
    sadece gökyüzü gibi.
    bir lodos sürdürürken her yerde akşamını
    bir ayı resmini anlatırken birisi köşebaşlarında
    balıkların gecesini yani çocukların gecesini
    bir kuytuya bir pul gibi yapıştırılan
    gelen gider mi, ölen ölür mü
    bir şey eksilmez mi? ben sorarım

    ben sonsuz karlardayım, iyi dururum
    beni bir yanlışlık bağlar rıhtıma
    birisi olmasa ben ne olurum

    (kendime ağıt)
    ölümüm bir kandil olacak
    akşamlar, akşamlar, akşamlar olacak
    sevmenin en güzel yaşlılığı ölümün
    yaşaman gibi sakin, sessiz, kendiliğinden.

    umman öyle ister, kavga öyle ister
    biz varız diye her şey bir şey ister
    seviyorsak bir gün bütün balıkları
    tutulmuş balıkları, tutulmamış balıkları
    -bir ince sızı damıtır gibi denizden
    kayıklardan, kayalardan ve denizden-
    biz ki bir sahipsiz hatırayız
    topraktan, iç savaştan ve bendenizden...

    (1968- her pazartesi)
    5 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük