Meraba toplum zırvalıkları. Öncelikle şunu kafamıza sokmalıyız ki kadın ve erkek hiçbir zaman eşit olmadı. Belki bir gün olacak inanıyorum. Fakat olması içinse dini, toplumu, gelenek ve görenekleri reddedebilecek ufka erişmemiz lazım. Çoğumuz böyle olduktan sonra bu düşünceye katılamayanlar bile bunu benimsemiş hâle gelecek. Neyse size durumu şöyle açığa getireyim. Erkek her zaman gücün sembolü oldu kadın doğurganlığın sembolü. Bunu küçüklükten beynimize yerleştirdiler. Erkek bebeklere mavi beşik, mavi tulum kızlara ise pembe beşik, pembe tulum giydirdik. Yanınsamamız buradan başladı. Renklerle. Nüfus cüzdanlarımız bile öyle yapıldı. Daha sonra oğlan büyüdükçe ona araba ve silah tarzı şeyler aldık. Bunlarda oğlanı güç sembolü olarak kendini görmesine yetti zaten. Daha sonra kıza da bebek aldık, mutfak setleri aldık. Kızda bu şekilde doğurganlığın sembolünü aldı. Sonra onlara kişisel özellikler taktık benzetmeler yaptık. Oğlana aslan gibi oğlum, büyünce ne canlar yakar gibi. Kızada prenses kızım, hanım hanımcık kızım gibi. Daha sonra erkek büyüdükçe cinselliği keşfetti. Ama kız kendi çok sonradan keşfedebildi. Sonra bunun yanlış bişey olduğunu ikiside öğrendi. Toplum bunu yanlış birşey olarak nitelendiriyordu çünkü. Daha sonra erkek sevgili olmayı keşfetti. Cinsel tatminliklerini bu şekilde giderebilirdi. Daha sonra kız öğrendi sevgili olmayı. Hayallerini süsleyen erkekle evlendiğini hayal etti. Erkek ile kız sevgili oldular. Erkek istediğini kıza yaptı. Kız kendini suçlu hissetti. Kız hamile kaldı. Kıza oruspu denildi. Kızı ailesi reddetti. Erkeği sorarsanız bu zevki tattığı için kendini şanslı hissedip herkese ben milliyim diye hava attı. Sonuç olarak bunların sonucunun temelinde toplum yatıyor. Yani sizler. Aile eğitimi olsun okul eğitimi olsun, dinsel kurallar olsun sizler yapıyorsunuz böyle olmasını. Her iki cinsiyette dilediğince özgür olabilme hakkı var. Fakat kısıtlayıcı bir toplumda bu asla mümkün olmayacak.