o dönemi yaşayan ve o dönemin karanlık 28 şubat sürecinin bizzat mağduru olan biri olarak hiç kişiselliğe kaçmadan, objektif tespitlerle on beş - yirmi sene önceki türkiye'de yaşananları ne zaman anlatsak, yazsak, karanlık kafalar "öyle bişi yok" deyip anlayışsızlıklarının etiketini konunun üzerine vurdular.
bugün 30' un altında olan nesil o dönemde henüz çok küçük olduğu için o dönem türkiye'sini tam olarak hatırlaması imkansız. hele yaşanan mağduriyetleri, devlet vatandaş ayrımını, ülkeyi askeri vesayetin yönettiğini, kompleks ve korku içinde bir halk olduğunu ve bu halkı devamlı aşağılayıp keyif süren bir mutlu azınlığın varlığını bilmezler. işte bu mutlu azınlık ve emirlerindeki medya, akparti başa gelince hükümranlıkları yıkılacak korkusuyla iftira, komiklik ve her propaganda yöntemiyle akpartiyi karalamaya çalıştılar. bugünkü akparti düşmanı gençlik, işte bu mutlu azınlığın ellerinde viski kadehi ve purolarıyla ekrandan seyredip güldüğü bir cahil kalabalığı. olm siz o yılları görmediniz ki, siz abd başkanının önünde ellerini bağlayıp boynunu büken, ilaçlarla ayakta duran ecevit'i görmediniz ki, işkenceleri, insan hakkı ihlallerini görmediniz ki, başörtülü asker anasının bile kışla ziyaret bahçesine giremediğini, namaz kılıyor diye işinden atılan subayı astsubayı görmediniz ki, imf'den alınan borçlarla iflas eşiğine gelen, artık bu devlet memuruna dahi maaş veremez denilen, bir doların 1 milyon lira olduğu 2001'de asgari ücretin yaklaşık 122 dolar olduğunu (şu anda 433 dolar) bilmiyorsunuz tabii.
boşverin ya, ağız yormaya değmez. cahille sohbet etmek kadar , cahile laf anlatmaya çalışmak kadar zor çok az şey vardır.