elimde sihirli bir değnek olsa, tıpkı masallardaki gibi
haber bültenlerinde izlediğim, savaş mağdurlarının, minicik çocukların, kocaman yürekli annelerin hayatlarını değiştirebilsem.
pek çoğunun oyuncağı yok da eğer halen elinde oyuncağı olan kaldıysa diyor ki küçüğüne, ben büyüdüm artık, senin olsun.
ah şu demokrasi, 13yy avrupa metinlerinde kalan demokrasi, çeşitli metodlar iyilik, adalet,
şu rahat içerisindeki insanlara da 'like' butonu ile içlerindeki sosyopatı besleyen insanlara da photoshop bilgelerine de değdirirdim değneği,
üstleri başları kötü, renkleri farklı, başları örtükmüş 90'ların ingiltere'sinde uzak doğulular için söylenenlerin aynısı...
bugün biz,
balkona çıktığımızda üşümenin akabinde hemen odamıza dönüyoruz değil mi? duramıyoruz 10 dakika, uluslararası vahşetin etkisiyle denizden çıplak çıkarılan çocuğu da gördük, halen hakaret edip ifrit olabiliyoruz?
nefret diline hayır diyorum, zor durumda olan her kim olursa olsun, benim vergimle yardım ediliyor ise helal olsun.
katılaşmış kalplere de
ne söylesem haybeye biliyorum.
aklı ve yüreği özgürleştirmek lazım, merhamet en asil duyguların başında gelir, hissetmek lazım.