"Ezginin Günlüğü, komşunun çocuğundan ödünç istediğimiz Orta Atlas'ı anımsatır bana. Coğrafya ödevimize yardımcı olan o kitabın sayfalarındaki haritalarda, aradığımız, dağı, dereyi ya da denizi bulmamız için bize rehber olan komşu sevgisidir, dostluktur. Elimizde pusula olmasa da, avucumuzda henüz soğumamış olan insan sıcağıdır yol gösteren, dağları deviren, denizleri aşan..
Sanat eserleri şairi besler, büyütür. Bir resim, bir heykel ya da bir şarkı. Ezginin Günlüğü'nün dinlediğim her eseri yelkenlerime rüzgar oldu, gecenin karanlığında deniz feneri gibi yolumu aydınlattı. Şiirin kapı komşusu olan müziğin güler yüzlü komşusudur, Ezginin Günlüğü. Sokağımızı dolduran, genişleten şarkılar onun açık penceresinden taşmıştır.. Beyaz perdeleri bir duvak gibi salınır rüzgarda.. Eşiğinde de hep çamura, toza, toprağa bulaşmış, evi kirletmesin diye içeri alınmayan bir çocuk ayakkabısı vardır.
Ezginin Günlüğü'nün kapağı ne renktir, bilemem... Çünkü bu günlük hiç kapanmamıştır, sürekli açıktır sayfaları.. Şunu söyleyebilirim yalnızca; Sayfalarından biri Asya, öteki Avrupa kıtasıdır... Tam ortasından da bir deniz akar, gider..
Ezginin Günlüğü istanbul, istanbul Ezginin Günlüğüdür.. Bu yüzden, sayfaları çevirirken bir bakarsınız ki, `yosun kokmaktadır parmaklarınız..
Dize gelmeyen şairlerin dizeleri dalga olur, alır götürür bizi güzel kıyılara… Ezginin Günlüğü'nü dinledikçe uçan halılara, define adasına, Alaattin'in sihirli lambasına, deniz kızlarına daha çok inanıyorum; daha bir seviyorum Pal Sokağı'nın çocukları'nı, Don Kişot'u Şarlo'yu;
Teşekkür ederim Ezginin Günlüğü.. Birbirinden güzel şarkıların için sana teşekkür ederim.. Sen olmasaydın hayatımızda pek çok şey eksik kalacaktı!"