muaviye'yi, peygamberin eşi ayşe'yi, yaşarken cennetle müjdelenen on müslümandan talha'yı ve ubeydullah'ı "hazret" diye anmaktır.
"baği" şuna denir:
"Bir terim olarak ise bâğî; hak ve adalet ile ülkeyi yöneten islâm devlet başkanına veya nâibine karşı, bir te' vile, yani kendince doğru görülen bir delile, bir sebebe dayanarak itaat dairesinden çıkan kişiler için kullanılır"
muaviye'nin ve saydığım diğerlerinin yaptığı ise tam olarak budur. zira tüm müslümanlar halife ali'nin meşru bir halife olduğunu kabul ederler.
bu açıdan ehl'i sünnet'in tutumu pek çelişkilidir. bir yandan yukarıdaki "baği" tanımını yapanlar kendileridir; tutumlarını değiştirmezlerse bağilerin öldürülmelerini helal görürler. fakat sıra yukarıdaki ekiple, halife ali'nin çatışmasına gelince "iki taraf da haklıdır" derler!...
diğer taraftan, mevzubahis babalarına veya kardeşlerine karşı taht mücadelesine girip, kaybeden şehzadeler olunca fikir değiştirir, onların baği olduklarını, dolayısıyla öldürülmeyi hak ettiklerini söylerler!.. hoş, hiçbir günahı olmayan şehzadelerin öldürülmesine de eyvallah ederler ama neyse... fakat bu son konuda "ehl'i sünnet" itikadının imamlarının hakkını yemeyeyim. hiçbiri böyle bir cinayeti makul görmemişlerdir. makul görenler osmanlı'nın kapısında beslediği islam alimi görünümlü papazlardır.
velhasıl hep kazananın yanındadırlar. işlerine gelmediğinde ortaya kendi koydukları kriterlerin ırzına bizzat kendileri geçerler ama "acaba çelişkiye mi düştük?" diye dert etmezler.