sakarya meydan muharebesi

entry73 galeri
    34.
  1. Bu savaşın adından dolayı yaygın bir kanıyla Sakarya'da geçtiği sanılmaktadır.
    Oysaki Sakarya Meydan Savaşı Sakarya Irmağı'nın doğusundaki, Ankara'ya bağlı Polatlı ve Haymana arasındaki alanda yaşanmıştır.
    Yani Yunan ordusu savaş sırasında Ankara'ya kadar gelmemiştir. Savaş zaten orada başlamıştır.
    Bu alan, 8 Şubat 2015 tarihli resmi gazetede de ilan edildiği üzere Sakarya Meydan Muharebesi Milli Parkı olarak belirlenmiştir.
    Sakarya Meydan Savaşı biraz da Lojistik ve ikmal savaşı olarak adlandırılır. Yunan Ordusu demiryolu şebekesi boyunca ilerlemiş ve sonra da aynı hatlar üzerinden geri çekilmiştir.Türk ordusu o hatları diri ve çalışır durumda tutabilmek için insanüstü gayret sarf etmiştir.

    Sakarya Meydan Savaşı, Kurtuluş Savaşı'nın en dramatik iki ayında yaşanır aslında. Birinci ve ikinci inönü Muharebeleri'nin başarısına rağmen, Kütahya ve eskişehir Muharebeleri kaybedilmiştir. Bunun üzerine bir de 30 bin civarı askerin firarı, ordu üzerinde büyük bir moral çöküntüsü yaratmıştı. Bu şartlar altında Mustafa Kemal, ismet Paşa'nın Eskişehir'in güneybatısındaki Karacahisar'daki karargahını ziyaret eder ve ona doğuya çekilme direktifini verir. Bu cesur kararını da Nutuk'ta şöyle açıklayacaktır:
    "Düşman hiç durmadan takip ederse, hareket üssünden uzaklaşacak ve yeniden menzil hatları kurmaya mecbur olacak; herhalde beklendiği birçok güçlüklerle karşılaşacak; buna karşılık bizim ordumuz toplu bulunacak ve daha elverişli şartlara sahip olacaktır. Bu şekildeki çekilişimizin en büyük sakıncası, Eskişehir gibi önemli yerlerimizi ve birçok topraklarımızı düşmana bırakmaktan dolayı kamuoyunda doabilecek menevi sarsıntıdır."

    Bu karar hem askeri hem de siyasi riskler içeriyordu. Başarısız olunduğu takdirde, Yunan ordusu yok yere Anadolu'nun içine kadar girmiş olacak, Kurtuluş Savaşı da muhtemeler kaybedilecekti. Bu risk alındı. Ölüm kalım savaşına hazırlanmakla geçen iki ay boyunca Mustafa Kemal başkomutanlık yetkisiyle donatıldı ve her bir evin elinde avucunda ne varsa orduya vermesini emreden Tekalif-i Milliye Kanunu çıkarıldı.

    Sonrası tarihin gördüğü en büyük direnişlerden biri... Yunan ordusu ile neredeyse 100 kilometrelik bir cephede sürdürülen, günler süren bir savunma savaşı. "Bitti" denilen bir yerde yeniden başlayıp taaruza geçen bir ordu... Durtepe'de bitirilen bir mücadele...

    Kurtuluş Savaşı yıllarında, toplumsal bilinçaltına en çok işlemiş konu belki de şudur: Vurulup düşenlerin, düştükleri yerde kalmaları.Diyarbakır'dan, Bursa'dan, Giresun'dan, Kayseri'den, Adana'dan geldiler. Savaşıp öldüler... Kimin, nerede yattığı bilinmiyor. Bu yüzden, şairlerin dizeleri bu bilinçaltından ses veriyor. Mehmet Akif Ersoy'un istiklal Marşı'ndaki "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme,tanı; düşün altında binlerce kefensiz yatanı" bunun ifadesi. Yine aynı yerdeki "Şüheda (şehitler) fışkıracak toprağı sıksan şüheda" da.

    Savaş koşullarında, çok kısa sürede çok hızlı davranmak gerektiği için, ivedilikle, koyun koyuna gömülmüş binlerce şehit... Hele 22 gün 22 gece süren ve mevzilerin sürekli el değiştirdiği Sakarya Savaşı'nda daha da süratli davranmak zorunda kalınmış. Bu yüzden hemen her yer toplu mezar. Bazı noktalarda elbette ki birbirine karışmış bulunması çok büyük olasılık olan Yunan askerlerinin de mezarlarını, kemiklerini bulmak büyük olasılık.

    Orman ve Su işleri Bakanlığı'nın Bitlis Eren Üniversitesi'yle birlikte geçen yıldan beri yürüttüğü jeoradarla arama çalışmalarında içinde 1.500 - 2.000 şehide ulaşılacağı tahmin edilen 34 şehitlik saptanmış durumda. Sakarya Savaşı'nda Türk Ordusu'nun dış dünyayla bağlantısını sağlamak, hem yaşananları kaydetmek hem de Yunan askerlerinin köylülere yaptığı zulmü kayıt altına almak için Halide Edip Adıvar'da görev yapmıştı. Tırnaksız isimli köyde bulunan ve "Türk'ün ateşle imtihanı" adlı eserini burada kaleme alan Halide Edip Adıvar bu kitabında yaşanan korkunç boğazlamanın yanısıra ilginç detaylara da yer verir. Bir Yunan doktoru tarafından Üç yaralı Türk askerinin yaralı sarılmış, yanlarına aynı doktor tarafından ekmek ve su bırakılmıştır. Bir diğer ilginç savaş anısı ise belki de birbirini boğazlamak için aynı mevziye düşmüş bir Yunan ve Bir Türk askerinin birbirlerine sarılmış halde bulunan cesetleridir.

    Dünya Savaş Tarihi'nin belki de en son meydan savaşlarından biri olan Sakarya Savaşı elbette sadece ve tek başına Mustafa Kemal'in eseri değildir. Ama bugün küçümsenen dehası bir savaşın gidişatını değiştirmeye yetmiştir. Elbette ki sadece kendisinin değil bir milletin de varolma mücadelesi anlamına gelen bu savaşta bir insan olarak duygusal hezeyanları olmuştur. Ama bu savaşın gidişatını değiştiren "Hattı müdafaa yoktur; sattı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Küçük, büyük her birlik, ilk durabildiği noktada tekrar düşmana karşı cephe oluşturup savaşmaya devam eder. Yanındaki birliğin çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler, çekilen birliğe uymayacaklardır.Bulundukları mevzide mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeye ve düşmana karşı koymaya devam edeceklerdir." diyerek verdiği emir dünya savaş tarihine geçmiştir. Bugün onun askeri dehasını küçümseyerek zeferin mimarını başka isimlere mal etmeye çalışanlar sadece kendi atalarına karşı bir ihanet içindedirler. Elbette ki bir savaşın içinde en küçük neferinden generaline kadar bir çok kişinin payı vardır. Ama bu savaş kaybedildiği takdirde Fevzi Çakmak ya da Kazım Karabekir'in değil; Mustafa Kemal'in başı yanacaktı ve mağlubiyetin sorumlusu olarak o görülecekti. Bu yüzden Galibiyetin mimarı olarak onu ortaya koymak sadece adilane bir deyiştir.

    Bugün şehitlerimizin kemikleri tespit edilerek bir şehitlik oluşturulmaya çalışılıyor. Aynı şekilde, bir plana dahil olmamasına karşın Yunan askerlerinin de kemikleri tespit edilerek onlara da bir mezarlık oluşturularak tıpkı Çanakkale'de olduğu gibi bir olgu yaratılması da isteniyor.
    Sakarya Meydan Muharebesi'nde resmi şehit sayımız 5.713 olarak belirtilmiştir. Bunların çok azının mezarı bellidir. Civardaki köylerde artık erkek kalmadığı için savaş sonrası kadınlar savaş meydanındaki şehitlerimizi alarak köylerine defnetmişlerdir. Bununla birlikte bir de Sakarya şehitliği'nde 140 mezar bulunmaktadır. 1950 ve 1960'lı yıllarda şehit mezarlarının buraya taşındığı bilinmektedir ama kimin nerede yattığına ilişkin bir belge yoktur. iki mezar hariç... Savaş alanında bulunup da isimleri mezar taşına yazılabilen sadece iki şehidimiz vardır. Bunlar Üsküdarlı Teğmen Osman Efendi ile Çankırı Kurşunlulu Ali Oğlu Er Rıza'dır. Bu iki şehidimiz de birkaç yıl önce yapılan kazıda künyeleriyle birlikte bulunmuştur.

    Savaş alanında yapılan kazılarda ta Romalılardan kalmış ama define avcıları tarafından yağmalanmış mezarlara da rastlanmıştır. Kısacası bu alanda Romalılar, Yunanlılar ve Türkler koyun koyuna yatmaktadır. Bugün burada yatanlar, Floransa'da, Paris'te, Barcelona'da dolaşmayı bir statü sembolü olarak gören torunlarının ilgisini beklemektedirler.
    (17.01.2015 tarihli Hürriyet Gazetesi'nden alıntılar içermektedir)
    5 ...