"Diktatör olsam Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kurulabilir miydi? Meclis,
Anayasa için yararlı gördüğüm iki maddeyi reddedebilir miydi? Alfabe
devrimi için ismet Paşa’yı ikna etmek, Meclis çoğunluğunu kazanmak için üç
yıldır bekliyorum. Diktatör olsam „bu olacak“ derdim, olurdu. Bizdeki tek
parti faşist ya da komünist partilere benzemez. Onlar gibi seçmeci,
birörnekçi, tektipçi değiliz. Herkes üye olabilir. Bu yüzden partide
saltanatçılık dışında her türlü düşüncenin temsilcileri var. Bir
diktatörün partisi böyle olur mu? Anayasamız birden çok parti kurulmasına
elverişli. Mussolini gibi demokrasi aleyhinde hiç konuşmadım. Tam tersine
idealimizin demokrasi olduğunu her fırsatta hepimiz söylüyoruz.
Üniformalı, silahlı, sopalı gençlik kollarımız yok; geniş bir polis
örgütümüz de yok. Düşünsene, izmir suikastını motorcu Şevki’nin ihbarı ile
öğrendik; ikincisi, rastlantı eseri ortaya çıktı.
Milli Mücadele başladığından beri seçimsiz, kurulsuz, bir başıma hiç bir
iş yapmadım. Hep seçilerek, seçilmiş kurullar ve Meclisle çalıştım. Milli
Mücadeleyi Meclis’le, sıkıyönetimsiz ve sansürsüz yürüttüm. Diktatörlerin
kendilerine göre orduları olur. Bizim Ordumuz Halkın, Cumhuriyetin
Ordusudur. Şimdi Cumhuriyeti ve Çağdaşlığı korumak için dinin
sömürülmesine fırsat ve izin vermiyoruz. Bu dikta mıdır?
Dinin sömürülmesine fırsat verdiğin anda, ortalık tarikatlar, cemaatler,
gizli medreseler, cinci hocalar ile doluverir. Hurafelere yeni hurafeler
eklenir. Türbeler dolup taşar. Ümmetçilik hortlar. Dinciler toplumu baskı
altına alırlar. Milli devleti örselerler. Zorlukla sağlamaya çalıştığımız
birlik bölünür. Biz toplumu, dayanışma, bütünlük ve barış içinde tutmaya
çalışıyoruz. Arzumuz, uygarlığa ve demokratik Cumhuriyete yürümektir.”
-mustafa kemal atatürk