90 lı yılların başında yerli malı haftaları olduğunda, öğretmenimiz herkes şunu, bunu yapıp getirsin demişti. bizim evimizde un olmadığı için annem yapamamıştı, ve sınıfça gittiğimiz ormanlık alanda, herkes evinden yapıp getirdiği şeyleri açıp büyükçe bir sofranın ortaya koymuştu. herkes yaptığı pastalar, çörekler, börekler ile böbürlenirken ben kenardan onlara bakıyordum. akabinde öğretmenim oğlum sende getir koy dedi hadi, ben öhm öğretmenim ben bir şey getiremedim dedim. sonra tam sinirli bakıyordu ki, kısık bir sesle getirmedim hocam dedim. sonra öğretmenim oradaki tüm yiyeceklerden birer parça alıp büyükçe bir tabakta bana vermişti,
ilkokul 3. sınıfa giderken ayakkabım olmadığı için, ablamın ayakkabısını giyip giderdim. ablam sabahçı ben öğlenci idim. giydiğim ayakkabılar alenen kurdeleli bir kız ayakkabısıydı, bir gün tüm sınıfın ortasında öğretmenim beni çağırarak bana bir erkek ayakkabısı hediye etti. o öğretmeni hiç unutmam. yurdagül öncal.