2015

entry148 galeri
    113.
  1. hiç huyum değildir bir önceki yılı düşünmek ama nedense aklıma geldi kulaklığımda hüzünlü farsi nağmeler çınlarken. ne kadar safmışım, ne kadar saflığımı yitirmişim ve ne kadar kaybetmişim beni ben yapan şeyleri diye düşündüm. tam bir hayal kırıklığı olarak geçmiş benim için 2015.

    yalan yok zaman zaman çok da mutlu oldum ama zaman zaman sadece. hem onlar da olmasalar sebepsiz kalıyor insan yaşamak için, savaşmak için. mesela bir kadının gözlerinde gördüm sevilmeyi, ilk kez sarıldığımda yüreğinin çarpışını hissettim göğsümde, elini tuttuğumda konuşamadı, titredi çenesi. göğsüme yattığında ağladı ''bırakma beni'' diye. ona her baktığımda ''acaba ahmed arif yanılmış olabilir mi o en sevdiğim dizelerde'' dedim. yani bir ben bilmeyebilirim sanırım ne afad sevdiğimi, bu ay parçası da seviyor benim gibi. en azından o nasıl sevdiğini anlatamasa da ben anlıyordum. gözlerinden her yaş süzüldüğünde yüreğime damlıyordu, her fotoğrafımızda hüzünlü bir bakışı vardı sanki ve ben kendimden utanıyordum onun aşkını her gördüğümde. ona hak ettiği sevgiyi, ilgiyi verebilirdim sanırım kendi enkazımın altında kalmış olmasaydım bu kadar. temelinden söküp üzerine kurduğum onca hayali, güveni, üzerime fırlatıp gitmeselerdi. gerçi kimseyi de kınamıyorum açıkcası, olması gerekiyordu oldu. suçlu biri varsa o da bendim. bu kadar çocukca güvenip toz pembe hayallere dalmayacaktım ama canımı bu kadar acıtmaları da gerekmiyordu. onlara olan saygımı da alıp gömecek kadar derin çukurlar kazdırmaları gereksizdi ama hata benim. yaptığıma hata da denmez gerçi aptallık daha doğru bir kelime. neyse benim aptallığım adeta bir kelebek etkisi yarattı da hiç alakasız insanları üzdü. üzülmeyi hiç hak etmeyen yüreği avucumda atan ''ah'' desem canım yandı diye yüzü değişen ''gel'' desem gözlerinin içi gülen saf mı saf, tatlı mı tatlı, peri kızı gibi bir hatun kişisini. ona yaptığım haksızlığı kimseye yapmadım. çok özür dilerdim ama özürler sadece kelimelerden ibaret ve ben kendimi affetmeyeceğim asla.

    uzun zaman sonra tatile gittim ve sanırım bende az da olsa şeytan tüyü var. flört eden kadınlar hoşuma gitse de yine o umut dolu saflığımla kendimi geri çekmeme pişmanım. hele o dudaklarıma yapışan sülün gibi hatunu nasıl istemedim o gece hala kendime şaşıyorum. kendime not: bir daha yapma.
    birkaç yıl sonra tatile gidebilmek gerçekten iyi geldi bir iki günü dışında.

    sonra normal şartlar altında tanışsak hiç geri vites yapmayacağım bir kadınla tanıştım. ona baktığımda ''allah allah neden istemiyorum ki'' diye kendime şaşıyorum. ulan üstelik açık açık bir şeyler bekliyor benden. gerçi artık o da beklemiyordur. iki üç kere çok fena fırçaladım. sanırım ben de kötü insanlardan olmaya başlıyorum. allahım kimin bedduasını aldım ben?

    işlerim de tam anlamıyla boktan geçti bu yılda. bir naneyi yaparken diğeri patladı. koşup onu yapalım derken başka salaklılar, iş bilmeyen beceriksiz insanlarla uğraşmak zorunda kaldık! neyse ki yılın sonlarına doğru gelecek için umut vaad eden anlaşmalar yaptık da biraz olsun yılı kurtardık sayılır.

    fakat bu saçma sapan yılın en büyük hayal kırıklıları sırasıyla; bir kahkaha, bir cümle ve birkaç saat oldu.

    2015 bitti artık ve bu yılı bir daha düşünmemeye çalışacağım asla. o, birkaç güzel, bir iki mükemmel ve binlerce aldanışla beraber raflardaki yerini alacak. değiştim mi? evet değiştim sanırım. bir noktaya gelince kimse umurumda olmuyor artık. isimleri unutuyorum, günleri unutuyorum, anıları unutuyorum... bazen üzücü geliyor ama hayatı daha yaşanılabilir kılıyor bunlar.

    2016 ya da şunu demek istiyorum; hele bırakın gelsin hele...
    2 ...