inandığın değerlerin çöp olma ihtimali

entry12 galeri
    12.
  1. Mutlak doğruculuğa inanan, ideolojiler ile kendini tanımlandıran, kendince doğru veya yanlış çizgileri ile sınıflandırmalar yaparak ileri bir felsefi anlayıştan yoksun olan avel kişinin beyanıdır. Her şeyin "bir" in ortaya dökülüş yansımaları olduğunu, iyi ve kötü, doğru ve yanlış tanımlarının bu dünyaya bağlı hayvani istekler doğrultusunda belirlendiğini ama bunlardan sıyrılındığı zaman hiçbiri arasında fark olmadığını anlaması gerekir. Bunları düşündükten sonra da hiç taraf tutmamak, sıfır etki ile yaşamak gibi başka avelliklere kapılması da olasıdır. Bu adamın aradığı "en doğru" şey, hep bu dünyaya, mahlukat evrene veya ahiret inancına yönelik şeylerdir, ya cennete ermeye ya da yüksek bir tahtın üzerinde oturup keyif çatmaya, dünya barışını sağlayarak hükmetmeye doğru eğilmiştir. Bu yüzden elinde, şu an doğru olduğuna inandığı kavramların aslında yanlış olabileceğini düşündüğünde bile yapmak istediği şey, yine bu dünya üzerinden doğru diye adlandırabileceği, öncekisinin benzeri bir kavram bulmaktır ki aslında ikisi arasında hiçbir fark yoktur. Bu kişi hele ki ateist ise, yeryüzündeki mutlak doğru arayışı ile islam'ın doğru olmadığını, Tanrı'nın, Müslümanlara yardım etmemesi gibi nedenlere dayandırır, oysa tümsel bakış açısı, ilahi görüş veya vahdet makamında doğru-yanlış, haklı-haksız yoktur ki bunun bizim tanımımızca sınıfların tekelinde ve gerçek doğruluğun dünyada üstün gelmek olduğuna inanmak epey avellik olur.

    Doğruluk, yeryüzünde sınıf ve eylem ayırt etmeksizin yürekteki inanca bakar. Haç önünde eğilip kalkan bir kişi de eğer yüreğindeki yönelimi doğrudan Tanrı'ya ise kendisine ilahi tarafça şükela verilebilir. Dışarıdan görülen eylemler, hareketler veya toplumsal sınıflandırmalar, hiçbir şey ifade etmez, doğruluktan pay da taşımaz. Bir kişi ömür boyu namaz kılsa ama yüreğinde bir anlık bile ilahi yönelim olmasa ibadet etmiş sayılmaz, bir kişi o ilahi olgudan hiç ayrılmamış olsa, yürümesi bile ibadet sayılabilir. Namaz, bu yüzden ilahi olgunun, yüreğimize gelip de girmesi için kapıları açarak onu çağırmak gibidir, ancak okuduklarınız, sizin yüreğinize etki etmiyorsa, hiç duygu ile titretmiyorsa, ilahi olgu, sizin yüreğinizin kapısını çekici bulmayacaktır. isterseniz kendinize Müslüman deyin, Hristiyan deyin, Komünist deyin, "doğru" değilsinizdir, +1 alamazsınız. Bütün mesele, evreni var eden mum ışığının yansığı alandan kurtulabilmek, geldiğin ışığa geri dönebilmektir ki ışık, varlığını yansıttığı yer aracılığı ile kendi oluşunu seyredebilmiş olsun. Mumun, eğer karanlıkta yansıyacak yeri yoksa varlığı bilinemez, tüm evren de onun yansıma alanıdır. Sen de bu yansıma alanına olan bağlılıklarını kesmediğin, onların "mutlak doğru, haklı" olduğunu varsaydığın, hepsini de burada aradığın sürece mumun aydınlığından uzak kalacaksın. Kısacası biraz tasavvuf ile ilişkili "üst kimlik" anlayışına kasması gerekir.
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük