Faşizmin egemen olduğu bir ülkenin eksik parçalarından biri tamamlanıyor: kalabalıklar içinde patlayan bombalar ve masum insanların parçalanıp ortalığa saçılan organları... Hükümet ve burjuva basın Ortadoğu ülkelerindeki patlama ve katliamları kendi çıkarlarına uygun şekilde haberleştirirken, artık kendi sınırlarında kalıcılaşmakta olan aynı saldırıları yayın yasakları ve yalanlarla, çarpıtmalarla halktan gizlemeye kalkıyor. Birileri bu ülkeyi yatak odası ya da gizli haremi gibi görüyor. Egemen karşı-devrimci sınıf ve faşist iktidar çetesi masumların oluk oluk akan kanını devrimci kitle hareketlerine karşı polis ve sıkıyönetim uygulamalarını sağlamlaştırmak, vahşice sömürüye ve baskıya dayanan düzenin istikrarını sağlamak için kullanıyor. Eğer bu ülkede patlayacak olan yeni bombalar varsa, ki var, bunun bilgisi de sorumluluğu da katillerin, vampirlerin, sömürücü ve ezenlerin devletindedir. Tüm halk bombaların, faşizmin ve emperyalist savaş ağalarının tehdidi altındadır. Bu tehdidi duymayanlar, yaşamayanlar ise korunaklı saraylarında, villalarında ve rezidanslarında mutlu mesut yaşayan, bu kan denizini siyasal sörf eğlencesine çeviren iktidar sahibi burjuvazi ve faşist çetesidir. işçiler, emekçiler, ezilen sınıf ve uluslar devrimden ve demokrasiden ne kadar vazgeçerse ve uzaklaşırsa, kitlesel ve ileri savaşımın ve savaş biçimlerinin yerini ne kadar çok liberal-reformist muhalefete ve parlamentarizme bağlılık alırsa, köleci burjuvazi ve faşistler o kadar cesaretlenecek, gericilik o kadar azgınlaşacak, o kadar fazla bomba o kadar fazla can alacaktır.