kimi metropollerde, kimi gelişmiş şehirlerde, kimi plazalarda, kimi devasa şirketlerde, kimi şık apartmanlarda, kimi lüks villalarda, kimi eğitimli, kimi entelektüel, kimi kendini geliştirmiş, kimi kendini aşmış, lakin hepsi ki o modern dünyanın ve yaşamın çizgisine adaptasyon sağlamış ve istemsizce ayak uydurulan o mecburi sisteme bir dişli olmuş;
prezantabl, bir duruşu, bir çekiciliği, belki kendine has bir dokusu, belki nevi şahsına münhasır bir kokusu, özenle hazırlanmış şuh bir tebessümü, nadide bir çiçek misali yürüyüşüyle anbean dikkat çekebilen o naif insanların ki; bunca yetkinliğe, özelliğe, hassaslığa, farklılığa, belki içtenliğe ve belki de güzelliğe rağmen; işlemeli bir saksıdaki göz alıcı bir süs bitkisinden hiçbir farkının olmayışı.
plastik şişelerde muhafaza edilen sularla sulanan, kimyasal bileşiklerden mamul makaslarla budanan, doğallığını yitirmiş topraklarla beslenen, betonların arasından sızabildiği kadarlık o morötesi radyasyonlu ışıklarla büyüyen, yağmur kokusunu unutmuş, bir kuş ötüşünden bile uzak, bir arı dokunuşundan muaf, kendisi gibi yapay ürünlere görsel bir şölen sağlamanın ötesine geçemeyen bir süs bitkisi gibi insanlar işte.