"...Sibıl kendisini gerçeklere sarılır buldu. Böyle yapmaya çalışırken bile, anlamaktaydı ki o Zaman üzerine kurulan bir bilmece, o korkunç şey, bir kez daha gelmişti başına. Hiçbir başlangıcı olmayan bir şeyin gelişine tanık olmak, geçmişi birtakım olayları gizleyerek, acı çektirerek sözlerini bir kez daha ıstırap içerisinde tekrarlamak hayatının bir gerçeği olmuştu.
...
Başlangıcını bildiğim bir son göremeyecek miyim? Şimdiyle bir başka zaman -gelecekte ya da geçmişte bir Zaman- arasındaki o korkunç boşluğa köprü Kuran bir süreklilik olmayacak mı?"