huzur

entry656 galeri video6
    449.
  1. "mümtaz ilk defa söze karıştı:
    -iyi ama, niçin benim yazmamı istiyorsun da kendin yazmıyorsun?..
    -gayet basit. sen hikayecisin. yazmaktan hoşlanıyorsun. rollerimiz ayrı. ben sadece yaşıyorum!
    -ben yaşamıyor muyum? bu suali mümtaz en yumuşak sesiyle, yoksa öldüm mü? der gibi sormuştu.
    -hayır, yaşamıyorsun; yani benim gibi değil. sen bir noktaya çekilmiş gibi yaşıyorsun. geniş ve parlak hayallerin var. zamana hükmedeceğim diyorsun. kendine yarayacak hiçbir şeyi kaybetmemek için çırpınıyorsun. bu bana yarar, bu yaramaz, diye ayırıyorsun. istediğine bakıyor, istediğine bakmıyorsun.” adeta kendi kendine konuşuyordu. ikide bir öksürüyor, her öksürükten sonra aldırmayın geçer... der gibi başını sallıyordu. “senin behemehal kendinin olmasını istediğin bir dünyan var. yapmacık da olsa onda kalıyorsun. ben senin gibi miyim? ben sefil, maddi, ayyaş, vazifesinden kaçan bir adamım. benim ömrüm biçare bir israftır. su gibi akıyorum. hastayım, içki içiyorum; evlat babasıyım, yüzlerini görmek istemiyorum. kendi hayatımı bir tarafa bırakmışım, her an başka bir insanın derisinde yaşıyorum. bir hırsız, bir katil, bacağını sürükleyerek yürüyen bir zavallı, hepsi, her gördüğüm canlı mahluk, benim için ayrı ayrı davetler oluyor. beni çağırıyorlar. hepsinin peşlerinden koşuyorum. bana kabuklarını açıyorlar, yahut ben onlara vücudumu açıyorum, fark etmeden içime yerleşiyorlar, elimi, kolumu, düşüncemi zaptediyorlar, korkuları, vehimleri, benim korkularım, vehimlerim oluyor, geceleyin onların rüyasını görüyorum. onların azabıyla uyanıyorum. sade bu mu? bütün inkar edilenlerin azabını içimde yaşıyorum. her düşüşü tecrübe etmek istiyorum. bizim bankanın kasasını, bana emanet edilen kasayı kaç defa soydum biliyor musun?”

    macide ağlayacak gibiydi"

    a.h. tanpınar, huzur, s.313.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük