Rhoda adlı karakterin anlattığı bir hikayenin çok hoşuma gittiği film.
''Kozmonot.
Uzaya giden ilk insan.
Ruslar, Amerikalıları yenmişler. Kozmonot büyük bir uzay gemisiyle yukarı çıkmış ama çok küçük bir alanında yaşıyormuş. Uzay gemisinin bir portal penceresi varmış. Kozmonot dışarı bakıyormuş ve Dünya’nın kavislerini görüyormuş. Hem de ilk defa. Gezegene dışarıdan bakan ilk insan oymuş. o anın güzelliği içinde kendini kaybetmiş. Birden bire gösterge panelinden tuhaf bir ses çıkmaya başlamış.
Tak tak tak...
Kontrol panelini söküp atmış.
Tak Tak Tak...
Aletlerini çıkarmış.
Tak Tak Tak...
Sesin kaynağını bulup durdurmaya çalışmış. Ama bulamamış. Durduramamış. Ses çıkmaya devam etmiş.
Bir kaç saat bu şekilde devam edince işkence edilmiş gibi oluyor. Birkaç gün bu sesle geçmiş.
Tak Tak Tak...
O da biliyormuş bu küçük sesle kafayı yiyecekmiş. Aklını yitirecekmiş. Ne yapabilirsin ki? Yukarıda, uzayda, bir başına, bir uzay odasında. Kalan 25 gününü bu sesle geçirmek zorundaymış. Kozmonot da aklını korumanın tek yolunun bu sese aşık olmak olduğuna karar vermiş. Gözlerini kapamış. Hayallerine dalmış. Sonra da gözlerini açmış. Artık tikleme sesini duymuyormuş. Müzik duyuyormuş. Kalan zamanını uzayda tam bir saadet ve huzur içinde yüzerek geçirmiş.''