Küçükken annemle faaliyetler yapardık.şimdiki resim çizme,boyama,hamur oyunları felan fasarya.
Suyu açıp kapatma faaliyeti en sabır gerektiren faaliyetimizdi.
Annem dışarda belki halı belki yün yıkar bende musluğun başında annemin kapat ,aç ,çok açtın ,biraz daha aç komutlarını yerine getirmeye çalışırdım.
Bir gün firar etmeye karar verdim. bıkmıştım, sıkılmıştım ,pişman değilim yine olsa yine yaparım.
Annem birşeylerle meşgulken fırladım dışarı o zamanlar çok sevdiğim bir arkadaşımın evine gittim. Hem biraz uzakta annem erinip gelmez dedim hem de balıkları vardı babası odasına koymustu akvaryumu kızdan çok ben ilgilenirdim balıklarla insan bollukta olmasın işte biz balık konusunu açamazdık bile neyse
Herkes benim kadar cesur değil onun annesi izin vermedi dışarı çıkmaya off ne soruyorsa annesine fırla gel ben mal gibi dışarda kaldım o da odasının penceresinden bana bakıyor. Ee ben balıkları gormeden dururmuyum. Evlerinin pencereleri demirliydi zaten mustakil ev tirmaniverdim bende hem arkadaşımla konuşuyorum hemde balıkları izleyebiliyordum. Demir ellerimi acitiyordu sürekli durusumu değiştiriyordum ama umrul değil. Derken biz guluyoruz sakalasiyoruz allah ne goreyim annem
Geliyor karşıdan. O kadar korktum ki kitlendim resmen o korkudan aşağı atlayamadim. Atla hadi kızım koşar kurtulursun yok tık yok. Aklımda bir sürü fikir ama bedenimi hareket ettiremiyorum. Annem bagirarak yaklasiyor bu arada artık çareler caresiz...
Önce popoya birkaç tokat en sertinden sonra da eve gidene kadar yol boyunca dayak yedim. Balıklar of o turuncu ve gri simli balıklar...
"Aç diyorsam aç bekletme "
"Ihihihi Peki tamam."