1993 yılının haziran ayında bingöl'de toplamda 66 köyün askerler tarafından yakılması olayıdır. 1993 eylül tarihli bir meclis oturum raporu:
III.-YOKLAMA
BAŞKAN- Bingöl Milletvekili Sayın Kâzım Ataoğlu, Bingöl ve yöreleriyle ilgili olmak üzere, gündem dışı konuşma yapacaklardır.Sayın Ataoğlu, size, sonradan vereceğim 2 dakikayı da ilave ederek 7 dakikalık bir süre veriyorum; buyurun.
KÂZIM ATAOĞLU - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan bir müddet önce, Bingöl'ün Genç ilçesine bağlı bazı köylerin askerler tarafından yakıldığına dair konu hakkında Yüce Meclise bilgi arz etmek üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime, terörle mücadele esnasında hayatını kaybeden bütün güvenlik güçlerimize ve masum vatandaşlarımıza Allah' tan rahmet dileyerek başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi sizlere arz edeceğim konuyu, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, birçok zeminde dile getirdiğim halde, bugüne kadar hiçbir olumlu cevap veya yaklaşım alamadığım için, bu defa burada, huzurlarınızda bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 23-24 Haziran günlerinde, Bingöl'ün Genç ilçesine bağlı Sarısaman, Çevirme, Yolçatı, Yazkonağı, Bulgurluk Köylerinde ve bir kısım mezralarında, birçok evin askerler tarafından yakıldığına dair bana telefonlar geldi. Konuyla ilgili olarak, derhal Olağanüstü Hal Bölge Valisi Sayın Ünal Erkan ve Bingöl Valisi Sayın Abdülkadir Sarı ile görüştüm. Bana, malumatları olmadığını, konuyu tetkik edeceklerini ifade ettiler.
Aynı gün geç saatlerde, gece saat 01.00 sularında, her iki sayın valimizle yaptığım görüşmede bana söyledikleri şu oldu: "Maalesef duydukların doğru, biz de çok üzüldük; en kısa zamanda, yöreye gidip konuyla ilgili araştırma yapacağız" Nitekim, 26 Haziran günü, Olağanüstü Hal Bölge Valisi, Bölge Asayiş Komutanı, Bingöl Valisi, Bingöl Emniyet Müdürü ve Genç ilçesi Kaymakamından oluşan heyet, yakılan köylerden Sarısaman'ın Akbıyık Mezrasına giderek, yakılan evleri yerinde görmüştür. Bir gün sonra, ben, Bingöl Valisi, Emniyet Müdürü ve Genç ilçesi Kaymakamıyla beraber Sarısaman ve Yazkonağı Köylerine gittik. Gerçekten, bu köylere bağlı bazı mezralardaki evler tamamen, bazıları da kısmen yanmıştı. Evleri yanan Sarısaman, Keklikdere, Yazkonağı, Çevirme ve Yolçatı Köyü Muhtarları ve sakinleri, hepimizin huzurunda askerler tarafından evlerinin yakıldığını ifade ettiler. Bunlarla ilgili, bana vermiş oldukları imzalı, mühürlü tutanaklar da dosyada mevcuttur.
Köylüler, bizden bir gün önce, köylerine, Bölge Valisi Sayın Ünal Erkan'ın geldiğini, kendilerinden devlet adına özür dilediğini, bu işin yanlışlıkla yapıldığını, köylülerin acılarını paylaştığını ve en kısa zamanda yaralarının sarılacağını, isterlerse kendilerine başka bir yerde toplu olarak ev yapacaklarını ifade ettiğini söylediler.
Yine aynı şekilde, Bingöl Valisi Sayın Abdülkadir Sarı, olanlardan dolayı çok üzgün olduğunu, evleri yakılan köylülerden devlet adına özür dilediğini ve yaralarının en kısa zamanda sarılacağını ifade ederek, köylüleri sükûnete davet etti.
Sayın Başkan, değerli üyeler; gerçekten Bingöl'deki yetkililer de, bu olay karşısında fevkalade üzülmüşlerdir. Bingöl'deki askerî ve sivil yetkililer, bu olayların tamamen kendi inisiyatifleri dışında, Diyarbakır'daki komando birliği tarafından yapıldığını, bunlara, kendilerinin kumanda etmediğini bize söylediler. Bu vahim olay dolayısıyla, Bölge Valisi, Bingöl Valisi, Bingöl Tugay Komutanı fevkalade yakından ilgilendiler, huzurlarınızda kendilerine teşekkür ediyorum.
Ancak, 28 Haziranda Bingöl'deyken, konuyu, Cumhurbaşkanına, Başbakana, içişleri Bakanına faksla bildirdiğim halde, bugüne kadar hiçbir cevap alamadım. ilin milletvekili olarak, bugüne kadar bütün çabalarım boşa gitti. Bu konuda, hiç kimse, hiçbir yetkili, bana, bugüne kadar bir cevap vermiş değil. Bu Hükümetin bu konuya eğilmesi için Bingöl'de evi yakılan insanların da Ankara'ya yürümesi mi lazım yani?..
Belki biraz sonra, Sayın içişleri Bakanı kürsüye gelecek, bu olayların asılsız olduğunu söyleyecektir. Bu, kendi bileceği iş; ancak ben şunu söylemek istiyorum: Bölge insanı, benim yapımı çok iyi bilir. Şu Mecliste, askerin köy yaktığını, yüreği yanarak, en son ifade edeceklerden biri benim; bunu böyle bilmenizi istiyorum arkadaşlar.
Terörle mücadele ederken, ufak tefek sıkıntıların olmaması mümkün değil; ancak, o bölgede çatışma yokken, mücadele yokken, operasyon yokken, 300-350 evin yakıldığını, makul bir şekilde izah edemezsiniz.
Bakınız, bir şey anlatayım: Valimizle, Sarısaman'ın Akbıyık mezrasına gittiğimizde, bize iki tane koyun kestiler; evet, evleri yanan köylüler, bize iki tane koyun kestiler, yemek yedirdiler...
Sayın valimiz, orada aynen şunu söyledi: "Yahu, arkadaşlar, biz sizin köyünüzü yakıyoruz, siz bize koyun kesiyorsunuz." Yani, bunu, acı bir espri de olsa, orada söylemek zorunda kalmıştı.
Yine, aynı gün, Yazkonağı Köyüne gitmiştik. Evi yanan bir vatandaş, önümüze çıkıp "Allah sizden razı olsun sayın valimiz, sayın milletvekilimiz; buraya kadar geldiniz, halimizi gördünüz, derdimizi sordunuz. Hiçbir ev yapmasanız bile, bu ziyaretiniz bize yeter" dedi. Bunun üzerine, sayın emniyet müdürümüz aynen şunu söyledi: "sayın milletvekilim, bu insanlar ne kadar da asilmiş."
Konuyu geçiştirmek mümkün değil. Şimdi burada, Sayın içişleri Bakanına sormak istiyorum: Bu insanların derdiyle ilgili olarak -kendilerine faks çekmiştim, Cumhurbaşkanına rapor vermiştim, Başbakana dilekçe vermiştim- bugüne kadar, herhangi bir şekilde, ilin milletvekili olarak bana bir cevap verdi mi; "yahu, kardeşim, gel bakalım, nedir bunlar, bir de bana anlat" dedi mi? Yani, illa, oradaki insanların, Tuncelililer gibi Ankaraya yürümesini mi bekliyoruz arkadaşlar.
Konuyla alakalı olarak, 17 Temmuz günü köşke çıktım. Sayın Cumhurbaşkanına -işte burada rapor var- konuyu çok detaylı bir şekilde arz ettim; ama, maalesef, bu saate kadar kendilerinden de hiçbir olumlu şey gelmedi.
Önümüz kış, buralara iki metre kar yağacak, bu insanların hepsi dışarıda. Başlarını sokacak bir ev yapılmadı kendilerine. Hükümete soruyorum: Ne zaman ilgileneceksiniz bu insanlarla? Bu işin sonu ne olacak? Yine özür dileyerek söylüyorum, bu insanlar buraya kadar yürümüyorsa, siz bunların dertleriyle ilgilenmeyecek misiniz?
Kış gelmeden bu insanların yaralarının sarılmasını Hükümetten talep ediyor, Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN-Gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere, içişleri Bakanımız Sayın Menteşe, buyurun efendim.
iÇiŞLERi BAKANI NAHiT MENTEŞE - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bingöl Milletvekili Sayın Kâzım Ataoğlu'nun, Bingöl'de yakılan köyler ve bu köylerin durumu konusunda yapmış olduğu konuşmayı dikkatle izlemiş bulunmaktayım.
Sayın Ataoğlu, "defeatle Bakanlığa müracaat ettiğini, bazı yüksek mercilere de konuyu intikal ettirdiğini" ifade ettiler.
Biz, bu meselelerde kayıtsız değiliz; her gün, geceli gündüzlü, gözümüz kulağımız o bölgededir. Yıkılan, yakılan evler var; Sayın Ataoğlu eksik söyledi, ben, bunları, fazlasıyla kendilerine intikal ettireceğim. Yalnız, ben isterdim ki, kahramanlık hislerimizi dile getirmek suretiyle, PKK'yı da telin edelim.
ZEKi ERGEZEN - Laf mı bu yani?!
iÇiŞLERi BAKANI NAHiT MENTEŞE- Bakınız, nereler yanmış, yıkılmış; neden yanmış, yıkılmış? Ama, bunları söylerken de bizi tahkir etmeyin, bizi tezyif etmeyin. Biz, şevkle bu görevi yapmaya çalışıyoruz. Ülkenin bütünlüğü için, ülkenin beraberliği için, güvenlik güçlerinin hevesini şevkini kırmayınız diyorum. Niçin gidiyor oraya onlar; oradaki masum vatandaşı korumak için; köyü yakmak için değil. Öyle derseniz, çekeriz; başbaşa kalırsınız. Gidemezsiniz yarından sonra oraya, gidemezsiniz... Durup dururken hadiseler olmadı ki. Bakınız, 1984'ten beri bu hadiseler cereyan ediyor. Eruh ve Şemdinli'de başlamış. Biz "bu mesele, millî bir meseledir. Bütün partilliler, konuşmalarımızı, dikkatlerimizi bir tarafa tevcih edelim" diyoruz. Orada, zor bir mücadele var. Dağlık bir yerde, zor bir arazide mücadele yapıyoruz. Dün saydım, kaç tane masum vatandaşımız ölmüş; dün söyledim, kaç tane askerimiz, polisimiz öldürülmüş oralarda, şehit edilmiş. Onlar, göğüslerini siper edercesine orada var. Meseleyi saptırmayalım değerli arkadaşlarım, çok dikkatli olalım. Orada bir mücadele veriliyor.
Bakınız, ne olursa olsun, "mücadelenin doğasından kaynaklanan yangın oluyor" diyorum.Roket atıyor. Daha dün roket attı Batman'da, Polisevine roket attı, meçhul bir yerden roket attı, orada bir yangın meydana geldi. Kim attı bunu; PKK'lılar attı.
MUKADDER BAŞEĞMEZ- Nereden alıyor bu kadar roketi, bu kadar roketi nereden buluyor?
iÇiŞLERi BAKANI NAHiT MENTEŞE -Operasyonlar bütün dikkatimizle devam etmektedir.
Siz söylediniz, eksik de söylediniz; bu çatışmalarda yanan veyahut PKK terör örgütünün yaktığı köyler var; Sarısaman Köyü var, Bingöl'de Keklikdere var, Yazkonağı var, Çevirme, Yolaşdı, Sarıbudak, Yaydere var, bunlara bağlı mezralar var. Terörden kaynaklanan bir yangına maruz kalmışlar, zarara maruz kalmışlar. Devlet, elini kolunu bağlayıp durmuyor ki!.. Bakınız, acil destek fonundan, konutların yapılması için, 1 milyar lira gönderdik. Bugün de 10 milyar lira temin ettik.
MUSTAFA BAŞ - 1 milyarla ne olur?
iÇiŞLERi BAKANI NAHiT MENTEŞE - Sizin paranız çok, biraz verirseniz Hazineye, daha fazla göndeririz, olmaz mı?!
BAHADDiN ELÇi - Yakışmadı; bu, cevap değil Sayın Bakan, can güvenliğini sağlayamıyorsanız, çekilin.
iÇiŞLERi BAKANI NAHiT MENTEŞE - Değerli arkadaşlarım, yaraların sarılması için Hükümetimiz seferberdir, bütün dikkatlerini oraya tevcih etmiştir. Söylediğim gibi, meseleyi saptırarak burada dile getirmeyelim. Bu hadiselerin nereden kaynaklandığını bir göz önüne alalım ve ondan sonra da, yaraları sarmak için hep beraber seferber olalım.
Yüce Meclisi, bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum.