Korkunun kölesiyiz nicedir...
Fobilerimiz yönetiyor bizi...
Kaygılarımız belirliyor oy vereceğimiz partiyi, seçeceğimiz işi, okuyacağımız gazeteyi, yerleşeceğimiz semti, siteyi...
işimize gelen değil, korkularımıza hak veren, bize kol kanat geren partilere oy veriyor, mitinglere katılıyor, cemaatlere sığınıyoruz.
En çok korkanlarla birlik oluyor, o birlikte kuvvet buluyor, bizim kadar korkmayanları "hain" ilan ediyoruz.
Cehaletin karanlığında daha büyük görünüyor gölgeler...
Dış dünyanın bilinmezliğiyle ana kucağında büzüşen bebekler gibi içimize kapanıyoruz.
Yükselen milliyetçilik değil aslında; korkular yükseliyor.
Örtünmekten ya da açılmaktan korkuyoruz;
Bizi din devleti yapacaklarından ya da dinimizi elimizden alacaklarından...
Papazlar saldırıdan korkuyor, saldırganlar papazlardan... Bölünme korkusuyla bölünüyoruz.
Oysa küçümsemeden, hafife almadan bu tırmanışı anlamak, ulusal marşın neden "Korkma" diye başladığını hatırlamak lazım.