hiç aşık olunmamış olmak

entry15 galeri
    10.
  1. iç burkan bir detay.

    hayata nereden bakıldığına bağlı. kimisi kendisini ibadete verir aşkla ve onun o cezbe halini tattığı gibi büyük aşkı tatmadan çeker gider yeryüzünden insanların çoğu. kimisi anne olmak baba olmakla o büyük aşkı yaşar ve geride kalan birçok insan bunları tadamamıştır bu kadar aşkla. kimisi için o kendini çok güçlü, çok güzel, çok başarılı hissettiği anlarda büyük ihtirası tatmin olarak aşk gibi yaşar en paslanmış duygularına merhem olarak ve büyük ihtirası sahibi olmayan birçok insan tadamaz bu hissi(olumlama yok, olanı ifadedir... insanların bir kısmı böyledir). kimisi deli gibi aşık olarak aşık olmayı kendine yakıştırır ve sanır ki aşık oldu da dünyada büyük büyük şeyler gibi olay oldu, insanlığa dair birçok kökten, efsaneden yol alarak kendi kendini kutsar, nasıl da sevdiğine, yüreğinin genişliğine sevinir aşkla. kimisi estetikle sanatla doyurur, doğayla, ay ile güneş ile rüzgar ile güzele dair ne varsa onunla doyurur ruhunu ve o hissi, doğayla bütünleşik olma hissini duyar içinde ve birçok insan buna varamadan ayrılır toprağın üstünden toprağın altına. şehvetperest için dünyanın en zirve yaşantısı cinsellikmiş gibi cinselliğe aşksız koşarak da kendine tatmin edilmesini konu etmeye gerek yok, o da dünyayı uzvunun iğne ucundan yaşayarak işte budur tüm tatminin ana kaynağı diyerek anar.

    işte kimisi de ruhu derununda, gerçekten tüm varlığıyla sevildiğini duyumsar, o hissi yaşar. başkasının bir parçası gibi. sembiyotik bir hale varabilir bu belki, sağlıklı olup olmamasını mevzubahis etmiyorum, ama o kadar derinden sevildiğini hisseder ki diğer yarısı tamamlanmış gibi.

    kimi andavallar da pek bir derununda duyamadan, yüzeyde kalarak işin edebiyatında, kabuğunda yaşar. diğerleri de bu andavallığı tadamadan ayrılır alemden, bu da bir şey yine de.
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük