yazacak bazı şeylerim var sanıyorum. kendimi müthiş bir şekilde kandırıyorum. ne istediğimi, hangi düşünceyi istediğimi bildiğim halde, "o"nun benle alakası yokmuş gibi davranıyorum. oysa içimde "o"nu yaşamaya ve yaşatmaya karşı elzem hisler var. "o" dediğim şeyi bazen düşünürken bile ruhumda acı duyuyorum. bir yandan bu düşünce bana o kadar yakışıksız kalıyor ki, hiç bir şeyi hak etmediğimi düşünüp kendimi bir yerlere saklamayı, sadece saklamak da değil, mümkünse ebediyen her şeyimi, hayata ilmek ilmek işlenmiş her bağımı hayattan sökmek istiyorum.
kendimi en minik değer de, bir düzlemde ya da uzayda vasıfsız bir nokta olarak gören ben, nasıl olur da ruhumu "o"nla bütün kılıp iç huzura erebilirim ? en kötüsü, artık daha vahim şeyleri de düşünmeye başladım. bir gün o ilahi huzura ersem dahi acı sonumuz "yok olmak" var. sonu belli bir şey için çabalamak tıpkı rüyasında hapisten salındığını gören, lakin hapiste müebbet kalacak bir mahkümün gözlerini açtığında yine kodeste olması kadar acı vericidir.
neler yapsak, neler yazsak, "ne" kadar boşuz.