neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    141.
  1. Önceki akşam saat 20'de Galatasaray-Fener maçını izlerken; ne zamandan beri ateşte unutulduğu bilinmeyen kapağı vidalı çelik bir tencerenin, en sonunda patlayıp kapağını tavana fırlatmasıyla etrafa saçılan kanlı bir çöp çorbasında futbol toplarıyla, sarı ve kırmızı kartların da duvarlara yapıştığını görür gibi oldum.
    * * *
    Üniversitelerden ilkokullara; istanbul trafiğinden, her kış yolları kapanan binlerce köye; 730 bin dosyanın birikmiş olduğu Yargıtay'dan, 4 bin savcı ve yargıç eksiğinin bulunduğu mahkemelere; türban tartışmalarından, resmi kimlikli suç örgütü tartışmalarına; hamasi demagojilerden, yolsuzluklara batmış belediyelere kadar; 80 yıllık bir "imaj" tablosunun çivisi iyice çıkmış mıydı?
    * * *
    Bendeniz de karamsarlığı hiç sevmem ama; toplumu uyutmayı hedefleyen bir "iyimserlik" de, çivisi çıkmış bir "imaj" tablosunun pat diye yere düşmesini engelleyemez.
    * * *
    Galatasaray-Fener maçında her havaya kalkan sarı kart, bendenize son 80 yılda sürekli içeri tıkılanları; her havaya kalkan kırmızı kart da idam sehpalarını hatırlatıyordu.
    * * *
    Galatasaray'ın zaferi, demli bir çayın tadı yerine; "kaynanamın abdest suyuna dönmüş" denilen, demi kaçmış bir bardak sıcak renkli su gibi geçti boğazımdan.
    Bizim çocukluktan teslim olduğumuz "Cimbom"a, şöyle doya doya:
    - Yaşa, diye bağıramadım.
    * * *
    Hayat bu, ne yapalım...
    Belki de, hayat bu değil ama, yine de ne yapalım...
    * * *
    Farkında olunsun olunmasın; içine hızla kayılmakta olunan çalkantılı bir dönemi, artık değiştirme olanağı yok gibi...
    Şimdi 20'sinde olanlar, 45'ine geldiklerinde neler ve neler görmüş olacaklar.
    * * *
    Gençlerden bazılarının "imrendikleri biri" varsa, önce onun biyografisine bir göz atsınlar; örneğin Vehbi Koç'un.
    Ve unutmasınlar ki:
    - Bedeli ödenmeden hiçbir yere varılamaz.
    Vaktiyle de Napolyon:
    - En kestirme yol, uzun görünen şosenin kendisidir, demişti.
    * * *
    Bebekler, çocuklar, gençler...
    Gözlerim onlara takıldıkça, doğrusu pır pır ediyor yüreğim.
    * * *
    Yahya Kemal'in:
    Gördüm ve anladım yaşamak macerasını,
    Baki idiyse ruh eğer, dilemezdim bekasını.
    Mısralarına boş vererek; ilkbaharın gelişini Fenerbahçe Parkı'nda açmaya başlayan papatyalardan seyredercesine, kendi dalgamızı geçelim biraz da...
    * * *
    Bir akıl hastanesinde delinin biri, ters tuttuğu bir çiviyi çakmaya çalışıyormuş duvara.
    Bir başka deli, onu uyarmış:
    - O çivi, demiş; o duvarın değil. Sivri ucu karşı duvara baktığına göre, karşı duvarın çivisi o çivi.
    * * *
    Yönetmenliğini Ridley Scott'un yaptığı, başrollerini de Denzel Washington ile Russell Crowe'un oynadığı "Amerikalı Gangster" filmi de; "işe bak sen" dedirtecek türden bir filmdi.
    * * *
    Vietnam savaşları sırasında, Uzakdoğu ile ilgili bir uyuşturucu kaçakçılığının örgüt lideri; Vietnam'da ölmüş askerlerin tabutlarına benzer tabutlar içinde de, askeri uçaklarla kokain kaçakçılığı yapıyordu Vietnam- New York arasında...
    * * *
    Nasreddin Hoca da, hamamda; ucunda kapaklı hokkasının, sapında da kamış kalemlerin bulunduğu altın bir diviti çalmış ve peştemalının içine saklamıştı.
    Zaptiyelerin gelip, hamamdaki müşterileri ararken, peştemallarının içine de baktıklarını görünce, diviti sokuvermişti kıçına.
    * * *
    Ne çare ki Hoca yakalanmıştı kıçındaki divitle ve şaşkın bir sesle söylenmeye başlamıştı:
    - Allah Allah kim sokmuş ki, onu da oraya...
    * * *
    Bir istanbul şubatının güneşli bir gününde, Caddebostan-Pendik arasındaki kıyıdan geçen asfalt yolun; deniz tarafındaki çim sahaları, boydan boya sere serpe doldurmuş aile gruplarına bakarken, insan:
    - Ah keşke, diyor; bütün Türkiye böyle olabilseydi.

    çetin altan
    0 ...