odtü yalanları ve elitizmin çirkinliği

entry1 galeri
    1.
  1. volkan ertit tarafindan 22 aralık 2015 odtü kütüphanesi mescidindeki olay uzerine odtululer tarafindan verilen tepkilere karsilik kaleme alinmis bir yazidir.

    facebook linki :
    https://www.facebook.com/...i%C4%9Fi/1068889306464877

    --spoiler--

    yalan söylüyorlar.

    hem de hiç gocunmuyorlar.

    facebook’a baktığımda sanıyorum ki odtü’de bir tarafta insan haklarının yılmaz bekçisi “ilerici”, “çağdaş”, “modern” öğrenciler ile (gına geldi bu kelimelerden, bir insan kendisini “ilerici” diye tanımlar mı, çok ilginç), diğer tarafta işid’e adam toplayan (hem de bunu güya açık seçik yapan) radikal islamcılar savaşıyorlar.

    ve bizden de taraf olmamız bekleniyor.

    yalan söylüyorsunuz.

    siz de biliyorsunuz yalan söylediğinizi. ama eğer gerçekler ortaya çıkarsa ahlaki üstünlüğünüz kalmayacağı için bu yalana sığınıyorsunuz. ne kadar zavallıca.

    sizi tanıyorum.

    odtü’nün iki farklı bölümünde (uluslararası ilişkiler ve felsefe) 6.5 sene vakit geçirdim. okurken sizin tarafınızdan tehdit edildiğim için (gazeteodtülü’de size karşıt görüşlülere yer verdiğim için tehdit ettiniz), yakın arkadaşımı dövdüğünüz için, karşıt görüşlü öğrencinin yurduna bıçaklı saldırı düzenlendiğiniz için (4. yurt, 2007), ebi yurdu’ndan çıkan bir öğrenciye gece karanlığında 15 kişi saldırdığınız için, kütüphanenin önünde 10 kişi bir başka öğrenciye saldırdığınız için, sadece selam verirken kafa tokuşturduğu için iki tane öğrencinin etrafını aynı anda 20 kişi sarıp “had bildirmeniz” için tanıyorum sizleri.

    sizler kendini odtü’nün sahibi sanan mafyasınız. şiddeti seven örgütlü azınlık olduğunuz için de sesiniz ne yazık ki daha fazla çıkmakta.

    sizler kabadayısınız.

    sizin haricinizde odtü’de herhangi bir rengin var olmasına şiddet kullanarak izin vermeyen kötü insanlarsınız.
    ayrıca her kabadayı gibi cahilsiniz.

    insan haklarının ne olduğunu dahi bilmiyorsunuz.

    yazık.

    kendi fikirlerinize güveniniz o kadar az ki (sizi bu konuda suçlayamam), başka fikirlerin duyulması sizi ürkütüyor. o nedenle şu an hapishanede olan sevan nişanyan’a dahi tahammül edemeyip kovdunuz onu odtü’den.
    ve ne yazık ki, ülkenin sıcak gündeminden dolayı yaptığınız tüm çirkinliklerin üstü örtülüyor ve sanki “seküler-dindar”, “odtü-akp” çatışması gibi gösteriliyor. siz de kıskıs gülüyorsunuz saklandığınız yerden.
    yok, saklanmanıza izin vermeyeceğim.

    siz yalancısınız.

    o işid’çi diye suçladığınız insanlar anadolu’dan gelen dindar gençler. sizler de biliyorsunuz işid’çi olmadıklarını. sırf hayatı sizler gibi yaşamıyorlar diye, sizin istediğiniz gibi hizaya gelmiyorlar diye on yıllardır uyguladığınız şiddeti onlara da uyguluyorsunuz odtü sokaklarında. sonra şiddetiniz medyaya yansıyınca “ama onlar işid’çi” diye yalan söyleyecek kadar alçalıyorsunuz.

    yazık. insan düşmanının dahi şövalye ahlakına sahip olmasını istiyor halbuki.

    izin verin anlatayım size yaşanan bu çatışmaların kökeninde ne yatıyor.

    kimsenin farkında olmadığı çok ilginç sosyolojik bir dönüşüm yaşanıyor üniversitelerde. sadece geçtiğimiz 10 sene içerisinde üniversitelere kayıt olan öğrenci sayısı 3 kat artmış durumda. 2003 senesinde her 100 gençten 15’i üniversiteli olabiliyorken, bu rakam 2015 senesinde 45’e dayanmış durumda. peki daha önce ailelerinde bir kişinin bile üniversiteli olmadığı bu yeni üniversiteli gençlik kimlerin çocukları? daha önce çoğunlukla “merkez”den öğrenci alan üniversiteler, artık “çevre”nin de çocuklarını türkiye tarihinde ilk defa bu kadar yoğun şekilde içine almaya başladı. anadolu’nun kasabalarından, köylerinden gelen bu gençler, sülalelerindeki neredeyse ilk üniversiteli olacaklar (sorun çevrenizdekilere). artan kontanjanlar, burs olanaklarının artışı, üniversite sayısının artması daha önce üniversite olanağı bulamayan yeni bir sınıfın da artık üniversiteli olmasını sağladı. ve evet, o ve bu sebepten dolayı (sosyo-ekonomik koşullar başta olmak üzere) merkezden gelen öğrencilere kıyasla dine daha yatkınlar. 2000’lerden önce bir tane bile üniversite mezunu olmayan anadolu’daki şehirlerin kimi mahalleleri her sene birçok üniversite mezunu çıkarmaya başladı. ve bu gençler okumaya geldikleri büyük şehirlerde, kendi kültürlerinden kopmak istemiyorlar; namaz kılmaya devam etmek istiyorlar; dini hassasiyetlerini sürdürmek istiyorlar. nasıl ki seküler yaşıtlarının kendi öğrenci toplulukları varsa, onlar da kendi topluluklarını kurmak istiyorlar (mescid topluluğu) ve aktivitelerini (kuran dinleme vb…) gerçekleştirmek istiyorlar.

    işte odtü’deki ve ülkenin diğer kimi üniversitelerindeki kabadayılar bu yeni sınıfın varlığını hazmedemiyorlar. ve şiddet ile onları bastırmaya çalışıyorlar. yaptıklarının nasıl da ahlaksız olduğunu ortaya koyunca yalan söyleyerek ağlaşıyorlar “ama onlar işid”çi.

    yazık. hem de çok. halbuki insan düşmanının daha soylu olmasını bekliyor.

    neymiş, “basketbol sahasında toplu namaz kılıp şov yapıyorlarmış.”

    sanane. isteyen istediği şekilde şov yapar. sen kimsin ki kimin ne zaman nerede şov yapıp yapamayacağına karar veriyorsun. bizim babamız mısınız? kimsiniz siz?

    neymiş, “mescidlerde islam siyasete alet ediliyormuş”

    sanane. sen siyaseti hayatının her noktasında yapıyorsun, yer yer sınıflara girip bildiriler dağıtıyorsun, yurt odalarına giriyorsun, okula gelen konuşmacıları kovarak o konuşmacıyı dinlemeye gelenlere terör estiriyorsun, kimse sana karışamıyor da, sen başkalarının siyaseti nasıl ve nerede yapacağına karışma hakkını nasıl buluyorsun? kimsin arkadaş? gerçekten soruyorum, kimsen sen?

    bu nasıl bir küstahlık.

    bu nasıl bir şımarıklık.

    heyhat!

    hiç mi aranızda sağduyusunu yitirmemiş kimse kalmadı?

    hiç mi “bu yaptığımız bildiğin insan hakları ihlali” diyen kimse yok? bi kişi bile mi?

    yazık.

    bakın, ilke çok basit.

    üniversitede sinema günleri düzenlemek ne kadar meşru ise, kuran dinletileri düzenlemek de o kadar meşru. üniversitelerde toplu uçan spagetti canavarı ayini ne kadar meşru ise, toplu namaz kılmak o kadar meşru. tek kıstas kimsenin kimseyi bu etkinlikler için zorlayıp zorlamadığıdır.

    gerçekten o kadar zor mu bu kadar basit bir ilkeyi anlamak. aranızdan kimse politikaya giriş dersi almadı mı? locke okutmadılar mı size?

    sizin sahip olduğunuz haklara başkaları da sahip olmalı. sizler de mızıkçılığı ve kabadayılığı bırakmalısınız.
    artık üniversiteler sizin değil.

    ve gelelim siz odtü elitistlerine. (nasıl da çirkinmişsiniz meğer)
    demek inönü üniversitesi öğrencileri odtü’lü öğrencilerden düşük puana sahipler, ve o nedenle bu konuda söz söyleme hakları yok! öyle mi?

    tam bir haftadır odtü’nün yüksek puanlı olduğunu, odtü’yü eleştiren üniversitelerin puanı düşük olduğunu anlatıyorsunuz bize!

    gençler, iyi misiniz? gerçekten iyi misiniz?

    insanları aşağıladığınızın farkında mısınız?

    elinize geçen ilk fırsatta sizler kadar iyi eğitim olanağına sahip olamamış, sizler kadar eğitimine konsantre olamamış insanları aşağıladınız.

    cvnizde hümanist yazıyordu!

    hangi arada derede bu kadar elitist oldunuz ve mantık disiplininden uzaklaştınız?

    ne kadar ayıp şeyler söylüyorsunuz, farkında mısınız? ne kadar yazık. insanlar üniversite sınavında aldıkları puana göre konuşabilirler ne demek? yuh.

    odtü’ye yüksek puanla girmek, insan haklarını çiğneme hakkı mı veriyor?
    bu neyin kafası?

    kimse odtü’deki eğitim sistemini eleştirmiyor ki? konuyu niye oraya getiriyorsunuz?
    ayıp değil mi konuyu değiştirmek? yakışıyor mu size? retoriğin sırası mı?

    hangi arada odtü yıkılmayacak romantizmine kaydınız ofisinizde kahve içerken. niye zekamızla alay ediyorsunuz?

    sizce salak mıyız biz?

    odtü’de yıllardır süre giden bir kabadayılık var. siz bilmiyor musunuz bunu? halbuki o topraklarda vakit geçiren herkes biliyor, siz bilmiyor musunuz? emin misiniz bizimle aynı okulda okuduğunuza? yoksa bu kabadayılık dindarlara dokununca hoşunuza mı gitti? bu kabadayılık hacettepe’de genç bir öğretim görevlisinin kapısına kan atılınca, ankara üniversitesi hukuk fakültesi’nde kuran dinletisi düzenlemek isteyen genç kadınlar darp edilince, konya’da evrime karşı sergi açanlara karşı olunca hoşunuza mı gidiyor.

    size politikaya giriş dersi okutmadılar mı?

    faşizmin kötü olduğunu öğretmedi mi kimse?

    “ama benim babamın da toyotası var” diyerek hava atan ergen kadar çirkinsiniz odtü’nün yüksek puanlı olduğunu kusarken. beyin kusmasının ne olduğunu öğrendim sayenizde.
    işin acıklı tarafı ortaya koyduğunuz iddiaların (düşük puanlılar yüksek puanlıları eleştiriyor) mantık disiplinini kökten yıktığının farkında değilsiniz. eğer farkında iseniz (biliyorum bazılarınız farkında), yalancı ve ikiyüzlüsünüz.

    yazık. hâlbuki insan düşmanının dahi dürüst olmasını istiyor.

    bırakın odtü güzellemeleri yapmayı, ve çirkin odtü elitistliğini.

    odtü’nün nasıl iyi bir eğitim verip vermediği hikayesini de anlatmayın, baydınız, konu o değil.
    ve konuyu değiştirmenize izin vermeyeceğim.

    türkiye üniversitelerinde yaşanan sosyolojik bir dönüşüm var, ve bu dönüşüm sırasında kabadayılar başkalarını şiddet ile bastırıyorlar.

    son bir haftadır odtü’lüler olarak sergilediğiniz dayanışma çok etkileyici idi, ama ya yalancısınız, ya da cahilsiniz.
    cahil olmanızı ümit ediyorum, bağışlanabilir.

    yalancı iseniz, sağlık olsun; insan düşmanın dahi şövalye olma ihtimalini seviyor bazen.

    --spoiler--
    6 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük