bireysel özgürlük ile toplumsal özgürlük arasına sıkışan demokrasi de bir seçim yapmamız gerekiyor. hangisi toplumun kurtuluşunu sağlayabilecek biricik formüldür?
toplumların yaşamında siyahlar olduğu gibi beyazlar, hatta giriler vardır. hiçbirinin bir baskın tarafı olamaycağı gibi birini savunmak diğerini ezme anlamına gelir. toplumsal kurtuluşta, "bireysel özgürlük mü, toplumsal özgürlük mü?" ikilemi bize gösteriyor ki; bireyin kurtuluşu da toplumun kurtuluşu da birbirine bağlıdır. dünya sosyal hareketinin bize öğrettiği ise bu kurtuluşun toplumsal özgürlükler ile olabileceğini gösteriyor. peki bunu söylemek bizi yukarıdaki örnek ile çelişkiye düşürür mü? kesinlikle hayır. toplumsal özgürlüklerin bireysel özgürlüğü beslediği noktada ve kapsadığı noktada beyazı da, siyahı da, griyi de aynı anda aynı ölçüde savunursunuz. ilericilik mücadelesi bu anlama gelir.
işte "bireysel özgürlük mü toplumsal özgürlük mü?" tartışamasında ele alınacak maddi temel sınıf mücadelesinden başka hiçbir şey değildir. sınıf mücadelesini gelişen, büyüyen sınıf yararına savunmak tutarlı ve biricik demokratik özlemdir. soyut bir biçimde kişisel özgürlüğe noktada indirilen demokrasi bir avuç azınlığın sistemi haline döner. kendi sınıfının küçük isteklerini topluma entegre eder.(üretim araçlarına sahip olmanın getirdiği güçle toplumun her türlü ideolojik aygıtına sahip olabilme özelliği vardır bu kçük azınlığın) bu noktada bireysel özgürlüğü öne çıkarmak hiçte demokratik olmayan bir anlayışın eseridir. buna biz teknik anlamda liberal demokrasi diyoruz.
peki ilericiler buna karşı ne yapmalıdırlar? sömürüye karşı olanlar, her türlü gerici saldırıya karşı olmak zorundalar. ilericiler bu soyut demokratların isteklerine saygı duyabilirler. bu ayrı konu. saygı duymak taktiksel bir ilkenin sonucudur. fakat ilericilerin buna karşı ajitasyon ve propaganda özgürlükleri olmak zorundadır. gerici müdahalelere karşı politika üretmek zorundadır ilericiler.
genç sivillere bu noktada dönecek olursak, bu liberal demokratlara söylememiz gereken şey bireysel özgürlükler noktasına sıkışan demokrasi tutarlı değildir ve sanaldır. toplumu boyundurluk altına sokara. onu köleleştirici piyasa şartlarının boyundurluğuna sokar. geriye tek bir özgürlüğü kalır toplumun üretenleri için: ya aç kalmak ya da sömürülmek. bu noktada gri yerler ise sömürülüp aç kalmayanlardır. onların ise tercihlerini toplumsal yarılmaların kendisi gösterecektir.