diğerleri de var da benim en çok ilgimi çeken bu. evden geç çıkıyorum bu aralar. malum sezon henüz açılmadı. kahvaltımı peynir zeytin lerzan mutlu eşliğinde yaparken bu sosyal vakıayı inceleme fırsatım oldu. entryi kişisel yazabiliyorum çünkü, bakınızı verdim yarı tanımdır olur diye rahatım.
"karısını demirle dövdü!" (bu drank! efektli söz diziminin hemen öncesinde lerzan mutlu mini eteği ve spontane çabayla silikonlu görüntüyü yakalamaya çalıştığı dudaklarıyla dans etti önümüzde.)
"karısını kumar borcu için sattı!" (bu acı haberin hemen öncesinde lerzan mutlu "ayh bugün çok mutluyum" diyerek ince saz eşliğinde kıvırdı.)
"borçları yüzünden ölümden döndü!" (sözün sahibi ağlayan adamdan biraz sonra lerzan mutlu shakira dansı yaptı)
bu nasıl bir şeydir lan? vallahi güleyim mi söveyim mi şaşırdım. sonra geçti şaşkınlığım sövdüm, annem kafama tokat attı. kafamı hızlıca kaçırmasam yüzüme gelecekti. koca adam oldum hala hafif de olsa şiddete maruz kalıyorum evet. bakıyorum kafamda güller de bitmiyor, bariz acıyor. oradaki adamların kadınların da acıyor canları belli. herkes yaşamıştır(diyerek entrye denek edeyim sizleri de); çok sıkıntılı olduğunuz zamanlarda yanı başınızdakiler gülüp eğleniyorlarsa sinir katsayınız artar nefrete dönüşür. nefret de sağlıklı karar vermeyi engeller, bir şeylerin üzerini örter ve dost kaybedersiniz acınız anlaşılmıyor, paylaşılmıyor diye.
anneme de durumu böyle izah ettim. "tv karşısında lerzan'a hak ettiği tepkiyi onlar adına buradan ben veriyorum, verirken de 3-5 kötü kelam etmişim çok görme" dedim. "kahvaltın bittiyse defol gözümün önünden" dedi. "ne kızıyorsun dedem de küfür edermiş" dedim. o merdaneyi almaya giderken ben ayakkabılarım elimde merdivenlerdeydim çoktan. kadınları anlayamıyorum.