burası, üskudar'in göbeğinde bir roman mahallesi. Bu havada 'sevdiğimi aldım hahahay' eşliğinde deve ustundeki gelinle kalabalik coskulu bi sekilde ilerliyor, arkasında da sıkışmış bi trafik vardı... muhtemelen salacak sahiline kadar gidiyor olabilirler.
yolun biraz yukarisinda 1600'lerde ölen bi şeyhin türbesi var. zaten hacı hoca turbelerinden ve anıt mezarlardan geçilmiyor.
bikac yüz metre ileride ise, vapurla boğazdan geçerken göz kırpan, keşke orada otursaydık diye imrentiyle baktığımız milyon dolar değerindeki evler...
üsküdar, istanbul'da oturanların en çok yaşamak istediği ilçeymiş. gerçekten birçok yeri nezihtir, iyidir hoştur, yasanılasıdır ama 'sonradan görme muhafazakar ruhsuzluğu' hissedilir her bi tarafta. sokakları, kafeleri, kütüphaneleri turbanlilardan geçilmez. Ayrıca Her yer rant alanına dönmüş, betonlaşmış durumdadır istanbul'un bircok yeri gibi.. sosyal ve kültürel yönden de doğrusu dar bi çevreye hitap eder.
Bulunduğum yere en yakin basketbol sahası 20 dk mesafede. zaten çevrede doğru düzgün oturacağın, dinlenip nefes alacağın park yok.
ha fethi pasa korusu vardi, en son 1,5 ay once filan gitmistim, acayip talan bi vaziyetteydi. Bu kadar muhteşem konumda olan, istanbul'un central park'ı olabilecek bi yer anca bu kadar kötü dizayn edilebilir. her yer iş makinesi, şantiye alanı.. ulan biraz da kendi haline bıraksanız dimi. kaz kaz nereye kadar.
ha bi de orada da bi basketbol sahasi var, yahu o kadar farkli sahalarda basket oynamışımdır, ben böyle kotu bir saha gormedim yeminle. sanırsınız zombi işgalinden yeni çıkmış. böyle bir rezalet olamaz.
geçenlerde de beşiktaş'tan eve dönerken canım sıkkındı, sahilde kızkulesinin orada bira içeyim kafa dağıtırım diye düşündüm ama etrafta bi tane tekel bayisi yok lan. ta nerelerden alacaksın da, o kadar yol yürüyüp içebilecen sonunda. hem çalkalanıp ılıyacak, tadı kaçacak. Belki de kimbilir polis gelip ceza kesecek. işte gel de özleme kordonu.