yaşlı insanlardır. kulaklarının duyabileceği kadar yakın mesafelerine sokulup, sessizce beklersiniz, yanlarında eğlenecek bir şeyler aramadığınızı, susarak da öyle candaşlık yapabileceğinizi gösterirsiniz. sonra birkaç soru sorarlar, soruları ne kadar ehemmiyetle cevaplarsanız onları o kadar önemsersiniz, can kulağıyla dinlemeye o kadar hazırsınızdır. sonra başlarlar bir ucundan hayatlarının, genelde yalnızlıklarının tek sebebi olan kaybettikleri eşlerinden başlarlar anlatmaya, ''cemal bey de şöyle yapardı, allah rahmet eylesin'' derler. çocuklara geçerler, torunlara geçerler. bu arada sizin hayatınızı hiç sorgulamazlar, ee biraz da sen anlat hep susuyosun demezler. aklınız onların anlattıklarından başka hiçbir şeyle meşgul olmaz. geçmişin güzelliğiyle tüyleriniz diken diken olur. arada bir de ya türkü patlatırlar, ya da sanat müziği şarkısı o çatallanmış sesleriyle, en güzel ses oymuş gibi gelir insana,doğan bebek ağladığında sevindiği gibi sevinir bu sesi duyunca. bu insanı sıkıyor muyum acaba, uykusu geldi mi acaba diye düşünmenize gerek kalmaz yanında, uykusu gelince zaten rahat rahat söyler. aralarda öylece susabilirsiniz, huzur!!! dersiniz.
herkesin anlatacak bir hikayesi vardır ama en güzelleri yaşlılarınkidir.