...sonra; gözlerim çürüdü, dişlerim kırıldı, ellerimde ağır bir nikotik kokusu, kirlenmekten paslanmış bir yüz ve sensizliklik... sessizlik... başka da bir şey yok... hiçbir şey yok... ne zaman karanlığı yırtıp aydınlığı taşıyacaksın hücrelerime? ne zaman tek tek hıç sıkılmadan gidişinle tıkanan damarlarımı açacaksın? ve ne vakit gelip oturacaksın yalnızlığımı kaldırıp yerinden, başucumdan...