Harun tekin familyasından. şaka bi yana Klasik materyalist bakış açısıyla din yorumlayanlardan biri Turan dursundan farkı şekil olarak saygıda kusur etmiyor hz falan diyor. onlara göre herkes art niyetli herkesin bir çıkarı var. Bu tip adamların tek yaptığı kafa bulandırmaķ Bi bitmediniz amk. o yüzden kuranın mealini baştan sona okuyun anlamadiginiz yerlerde alttaki tefsire bakabilirsiniz diyanet mealinde ama bu tefsirler de kesmezse sakın ola internete bakayım demeyin dini bilgisine güvendiğiniz bir yakininiza sorun. internetteki bilgi birazdan okuyacaklarınız gibi insanı dinden soğutur demedi deme. Bu zevat da bilinmeyen yönleri ile hz. muhammed'in ölümü adlı kitabında şunları yazabilmiş:
hz. muhammed mekke'den medine'ye geçip orada sistemini kurunca, asıl yerlileri olan yahudileri çeşitli bahanelerle dağıtmaya, kovmaya, katletmeye yönelir. örneğin; beni nadir, beni kaynuka, beni kurayza ve daha sonra da hayber yahudileri gibi. tabii ki islami kesim burada şunu savunur: yahudiler hz. muhammed'e karşı olup mekke müşriklerini destekledikleri için onlarla savaşıldı... benzer savunmaların hiçbir şekilde haklı tarafı yoktur. çünkü medine onların yurduydu, hz. muhammed ise ya bancıydı: mekkeliydi ve onu orada rahat bırakmadıkları için medine'ye hicret etmişti. burada haklı olarak şu söylenebilir: madem iddia edildiği gibi onun arkasında tanrı vardı, o zaman niye mekke'de ona yardım etmedi, neden medine'ye gelip bu insanların da istirahatını bozmaya neden oldu, o kadar savaşlar, katliamlar oldu? (beni nadir, beni kureyza, beni kaynuka, hayber, fedek gibi bunların hepsi yahudi ve hepsi de hz. muhammed tarafından ortadan kaldırıldılar.)
hz. muhammed'i bu konuda haklı çıkaracak hiçbir gerekçe olamaz: başka bir ülkeye gitmek ve oranın insanlarını, beni dinlemiyorlar diye katletmek gibi bir anlayış, eşyanın tabiatına aykırıdır. bugünkü tabire göre, onun medine'de oturma izni yok. bunu hangi ülke kabul eder: gel bir, iki yıl bir ülkede kal, ondan sonra yönetimi ele geçir, oranın halkıyla da kavga et, onları katlet, yurtlarından eyle. bunun örneği dünyanın hiçbir yerinde yoktur!
hz. muhammed ve yandaşları, hayber kalesini ele geçirince, ölümden kurtulanlar ona şu teklifi sundu: biz bu toprakları sizden daha iyi işleriz. çünkü yıllarca ekip biçtik, deneyimimiz var. o yüzden bizi öldürmeyin, sürgüne de göndermeyin, biz burayı ekip biçelim, gelirini paylaşalım derler. hz.muhammed de bu teklifi kabul eder ve hayber toprakları bu anlaşmadan sonra bu şekilde işlenir. zaten esir düşen hayber sakinleri için bunun dışında alternatif de yoktu.
hayber'den sonra hz. muhammed'in kendilerine yöneleceği bilgisini alan fedek halici bu pazarlığı duydu. onlar da hz. muhammed'e aynı teklifi sundular ve önerileri kabul edildi. işte fedek savaşsız alındığı için, kur'an'daki haşr suresinin 6-7. ayetlerine göre bu köy (fedek) 'fey' sayılırdı. yani ancak allah'a ve muhammed'e ait olacaktı; diğer ganimet malları gibi müslümanlara dağıtılmayacaktı. sonuçta muhammed fedek köyünü kendine ayırdı; ancak hayber'i hazine malı olarak arkadaşları arasında paylaştırdı. savaşın kısa durumu bu.
hz. muhammed'in bu baskın sırasında yediği zehirli yemeğe gelince; hayber yahudilerinden sağ kalan haris kızı zeynep -ki selam b. meşkem'in hanımıydı- soruşturuyor, acaba hz. muhammed hangi yemekleri çok sever, diye. etin kaburga kısmını çok sevdiğini söylüyorlar kendisine. bu arada zeynep bir koyun pişirip içine zehir doldurarak muhammed'e ikram ediyor, tabii ki hz. muhammed'in sevdiği kısma daha fazla zehir bırakıyor. hz. muhammed yemeğe başlayınca, onun arkadaşlarından bişr b. bera, acele edip ondan önce ağzına alıyor ve orada yığılıp can veriyor. hz. muhammed ise henüz arkadaşı kadar fazla yemediği ve bu arada onun da durumunu gördüğü için, artık yemekten vazgeçiyor. sonra o yemeği hazırlayan kadını çağırıyor: "neden buna gerek duyup bizi zehirlemek istedin?" diyor. kadın da, "sen bizim başımıza neler getirdiğini iyi biliyorsun. babam haris'i, kocam selam b. meşkem'i, amcam yaser'i, kardeşim merhab'ı ve diğer yakınlarımla hayber yahudilerini öldürdünüz, kalanları da esir-cariye yaptınız. bunun için ben de kendi kendime dedim ki, bu adamı zehirleyeceğim: peygamberse, tanrı ile irtibatı varsa, zaten vahiy alır bu etten yemez; ama yalancıysa yemeğe devam eder ve ölür. dolayısıyla biz kalanlar da ondan kurtulmuş oluruz. o yüzden böyle bir plan kurdum" diyor.
burada şunu eklemek isterim: peygamber olup olmaması bir kenara; bir kere onlardan bu kadar insan öldüren bir muhammed, nasıl olur da safça, tedbirsiz bir şekilde kalkıp bir yahudi kadının hazırladığı yemeği cesaretle yiyebilir? şunu da kabul etmek lazım ki, kadın çok yetenekli ve aktif biriymiş. bu plan, her babayiğidin işi değil. yineliyorum: hz. muhammed'in kendileriyle savaştığı ve çoğunu katlettiği insanların kalanlarından birinin hazırladığı yemeği yemesi çok yanlış bir şey; bu kadar tedbirsizliğin açıklaması olamaz. ben, madem tanrı arkasındaydı neden haber vermedi sorusundan ziyade; normal bir insan düşman olan kesimin yemeğini nasıl bu kadar rahatlıkla yiyebilir diye hayret ederim.
bazı islam tarihçileri, “muhammed bu olayda kadını affetmiş.” gibi açıklamalar yapmışlarsa da, bunun inandırıcı bir yanı yoktur. muhammed bu olaydan dolayı o kadını orada öldürüyor. hatta bazı islami kaynaklarda muhammed'in talimatıyla o kadın işkenceyle, çarmıha gerilmek suretiyle infaz ediliyor. (3) ha reklam için affetmiş, ha katletmiş bu o kadar önemli değildir. önemli olan, kendileriyle savaştığı insanların ikram ettiği yemeği yemek, bunun sakıncalarını göze almamak. bu önemli bir yanlıştır. bazı kaynaklara göre bu zehirli etten sadece bişr adındaki şahıs değil; birkaç kişi ölmüş diye farklı bilgi de var.(4)
bu olayda yediği zehirli etten dolayı muhammed'in bedeninde yıpranmalar oluştuğu ve ölene kadar da sıklıkla (hecamat denilen yöntemle) vücudundan kan aldırdığı bir gerçek. mesela ebu hind, ebu tayyip adlarındaki şahısların ondan kan aldıkları kaynaklarda geçiyor. hatta bunun karşılığında muhammed'in ebu tayyib'e ücret olarak iki sa' hurma verdiği bile yazılı. yine ibni mace'nin aktardığı rivayette, onun eşlerinden ümmü seleme'nin kendisine, "bakıyorum sen o zehirli etten sonra gitgide olumsuz etkileniyorsun" dediğini ve ara sıra onun da muhammed'den kan aldığını aktarıyor.
buhari ve müslim'de, "bazen hac için ihramda iken, bazen oruçlu iken kendisinden kan aldırıyordu" şeklinde hadisler var. yani kan aldırma, hayber'de yediği zehirli etin etkisiyle oluşan hastalıktan dolayı oluyordu...
şu not da önemli! enes b. malik, "o yemekten sonra muhammed'in ağız bölgesinde bozukluklar oluşmuştu" diye bilgi veriyor. bu enes b. malik, muhammed'e on yıl yaverlik yapan bir sahabi ve onun bu hadisi en başta buhari ve müslim'de geçmektedir.(5) bu açıklamalara göre hz. muhammed'in bu suikastta darbe aldığı kesin; ancak bu olaydan sonra üç yıl daha yaşıyor. acaba bir zehir bu kadar zamana yayılır mı veya o zaman bu kadar güçlü bir zehir var mıydı? tabii ki bu ancak uzmanların bileceği bir iş.
inananlar açısından hz. muhammed'in bu suikastta öldürülmemesi bir mucize olarak iddia edilebilir: hani arkadaşları öldü de o ölmedi, diye. ama yersiz bir savunma. bir kere muhammed'in bu olayda kurtulması gayet normal bir şeydir: dünyada her eylem başarıyla sonuçlanır diye bir kural yoktur. bu yoruma karşı şu rahatlıkla söylenebilir: mademki onda bir mucize vardı, neden önceden haber vermedi? haber verseydi, en azından arkadaşları ölmezdi. bir de allah koruduğu için ona bir şey olmadı diyelim, peki sağlam hadislerde anlatılan, yediği zehirli etten dolayı dudaklarında, ağzında ve yüzünde neden yaralar oluşmuştu, bu zehirli yemekten dolayı zaman zaman vücudundan kan aldırdığı bir gerçek. hani en azından bu zehirli etten ötürü kendisinde rahatsızlıklar oluşmuş. o halde ölmedi diye bundan pay çıkarmak yanlıştır.
ancak burada hz. ayşe'ye mal edilen bir hadis var: muhammed hasta iken bir ara, "ey ayşe! kaç yıl önce hayber'de yediğim o zehirli etten dolayı içim yanıyor, artık dayanamam." şeklinde bir ifade kullandığı söz konusu. bir kere muhammed'in hayber'de yediği zehirli et olayını enes b. malik, ebu hureyre gibi birçok sahabe anlatıyor; ancak "hayber'de yediğim o zehirli etten dolayı içim yanıyor, artık dayanamam." sözünün arkasında yalnız ayşe var. (6) tabii ki bu ölüm konusunda ayşe töhmet altında; bunu zaten anlatacağım. o yüzden ayşe'ye dayalı benzer hadislerin hiçbir değeri yoktur.