ayetlerin tamamının "din" olduğunu kabul ederek ve her okunuşta tefekkür ederek. yani durum ayeti-din ayeti-miras ayeti diye bir şey yok. hepsi bir bütün olarak "islam dininin" resmidir, ayetidir. gerçekten iman etmekte kararlı olan (ilk okuduğundan itibaren "benim amacım bir mümin olmak" diyen) zaten sürekli okuyacaktır kitabı. baştan, sürekli. yani meal okudum bir kerede herşeyi çözdüm diye bir kaide yok. "ama şurda şöyle yazıyordu şimdi burda niye böyle yazıyor" dediğin bir ayet varsa da okuma+tefekkürle işin içinden çıkarsın. daha doğrusu "çıkacağına inanırsın".
yani: bir mantıksızlık bulursanız "o benim bilgisizliğimdendir" diyerek inanmaya devam edersiniz. descartes "bildiğim tek şey yaşayarak tecrübe ettiğim şeydir" der. hayatımızdan örnekleyemediğimiz ayetler konusunda acele edip vazgeçmemek gerekir. bu durumda geriye dualar kalır "öğrenebileceğimiz şeyleri öğrenmeye dair". işte buna da takva denir zaten (insanın üstün olanı). böyle böyle herşey birbiriyle bağlantılıdır lakin "öğrenmenin kolay olduğunu sanmayın" derim. "muhakkak ki türlü şekillerde imtihan edileceksiniz". totalde iman zaten "biraz bilmemektir" ve hayatın sonuna kadar bu gerçekle yaşamaktır. bir ayeti anlamadın diye imandan olacaksan, zaten geçmiş olsundur.