süper iyi bir gayrimüslüm ün cennete girememesi

entry32 galeri
    23.
  1. Maide suresi 69. ayeti açıklayabilir misiniz? "iman edenler ile Yahudiler, Sâbiîler ve Hristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir."

    Değerli kardeşimiz;
    Maide suresinin 68 ve 69. ayetlerinin mealleri:

    "De ki: "Ey kitap ehli! Tevrat'ı, incil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir esas üzerinde değilsiniz. Şüphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Şu halde kâfir olan bir toplum için üzülme!"

    "Muhakkak ki inananlar, Yahudiler, sabiiler ve Hristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır."

    Şunda şüphe yoktur ki bütün iman edenler, yani münafıklar da dahil olmak üzere görünüşte iman etmiş olan, Müslüman adını taşıyanlar, Yahudi olanlar, aynı şekilde Sâbiîler (yıldızlara tapanlar) Hristiyanlar, bütün bunlardan, her kim Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman edip imanının gereğine yaraşır güzel işler yaparsa, bunlara ne bir korku vardır, ne de bunlar üzülürler.

    Görülüyor ki bir benzeri Bakara sûresinde geçen bu âyette önce iman edenler ve Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler diye dört sınıf zikredilmiş ve bu şekilde Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler, müminlere karşılık ve şu halde müminden başka olarak gösterilmiş ve sonra Allah'a ve ahirete iman edip güzel amel yapanların korku ve hüzünden kesin olarak âzâde olacakları da müjdelenmiştir. Bundan ise bu vaad ve müjdenin bu dört sınıftan ancak müminlere mahsus olduğu ve Yahudiler, Hristiyanlar, Sâbiîler bu üçünün bu müjdeden hariç bulundukları ve bununla beraber, bunlar da iman ederlerse müminler sınıfına dahil olup aynı vaad ve müjdeye nail olacakları ve şu halde bunların da ümitsiz olmayıp hemen tövbekâr olarak iman ve güzel amel yapmaya girişmelerinin lüzumu anlaşılacağı açıktır.

    Zira "mümin ve mümin olmayan her kim mümin ise bahtiyardır" denilince bu bahtiyarlık mümine tahsis edilmiş ve mümin olmayan istisna edilmiş olur. Ve "mümin ve mümin olmayan her kim mümin olursa bahtiyar olur" denildiği zaman da mümin olmayana iman teklif edilmiş ve bu şart ile ona da bahtiyarlık vaad olunmuş olur.

    işte bu âyetin gayet açık ve âşikâr olan mânâsı ve sevkedildiği yönü (mâ sîka lehi) budur. Ve bunun içindir ki, yukarIda olduğu gibi, bundan sonraki âyetlerde de bu üç sınıfın küfürleri ve iman kabiliyetleri açıklanmıştır. Bundan başka müminlerin, önce Yahudi, Hristiyan ve Sâbiîler ile bir tarzda zikredilip bir araya getirilip de sonradan hepsine birden "Allah'a, ahiret gününe inanan" diye şartlı kazıyye (önerme) ile hükmolunmasında başka nükteler de vardır:

    Birinci olarak, müminlere de gösteriliyor ki ahirette korkusuz, hüzünsüz kesin kurtuluş, yalnız zahirî (açıktan) iman ile hasıl olmaz. Müslümanlık zahiren mümin görünmekten ibaret değildir. Zahirî bir müslümanlığın, Yahudilik, Hristiyanlık ve Sâbiîlikten büyük bir farkı yoktur. Korkusuz, hüzünsüz kesin kurtuluş, dıştan ve içten tekit edilmiş, artırılmış hakiki bir iman ve bununla beraber salih amele bağlanmıştır. Hakiki iman olmadan güzel amel, dünya için faydalı olsa bile ahiret için faydalı olmaz. Sonra, güzel amel olmadan sadece hakiki iman mümkün ise de kamil (tam) olmaz; ebedî azabtan kurtarsa bile, mutlak korku ve hüzünden kurtarmaz. Çünkü âsî müminlere de azab vardır. Ve en azından muhtemeldir.
    0 ...
    1.
  1. sabi kelimesi kesinlikle yıldıza tapan demek değil. sad - be - elif kökünden (müfredat'a bakınız) öz anlamı çocuk demek. ayette çocuklar deniliyor.
  2. 2.
  3. sabinin anlamı şayet yıldıza tapan olsa, ateşe tapan mecusilerin -ki o petrol bölgesinde sayıları yıldıza tapanlardan kat be kat daha fazladır- günahı ne ?
  4. 3.
  5. iman edenlerden kasıt inmekte olan kuran' a iman edenler, yahudi'den kasıt tevrat'a iman edenler, nasrani'den kasıt incile iman edenlerdir. sabiun ise çocuklardır.
© 2025 uludağ sözlük