ne anlatıldığı gibi nedeni bilinmeyen mutsuzluktur ne de bir anda gelir, ruhunuzu bin parçaya böler ve hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam eder. melankoli bir durumun bütünlüğüdür. hayatınızı ele geçirmişse, korkarım geri dönüşü olmayan bir yola adım adım ilerlediğinizi belirtir. ve bundan her kurtulmak istediğinizde, buna karşı yeltendiğinizde, vücudunuza kancalarla bağlanır. o sizin artık bir parçanızdır. söyle ey dost, et kemikten ayrılır mı?
çoğu kimsenin anlayamadığı bir nokta var. melankoli sürekli mutsuzluk değildir. melankoli, en ufak bir detayı düşünürken bile bu detayın hem iyi tarafını hem de -ağırlıklı olarak- kötü taraflarını düşünmektir. tabii isteyerek ve özel olarak değil. kendi elinizde olmayan bir şekilde bunu yaparsınız.
en basit örneği, ağaçların arasında parkta sakince oturup, kafa dinliyorsunuz diyelim. o an önünüze konan bir kuşu incelemeye başlarsınız, o kuşun yerine geçersiniz. gagasından girip, tüm organlarını dolaşıp, kuşun nefesini akciğerinizde hissedersiniz. ve yoldan geçenler sebebiyle havalandığı zaman geri dönüşü yoktur. siz de uçmuşsunuzdur. uçsuz bucaksız göğe sarılıp, sonsuz maviliklere doğru uçmuşsunuzdur. ve hayatınızdan kareler aklınıza gelir. ilk aşkınız, ilk doğum günü hediyeniz, ilk okula gittiğiniz zaman, ilk, ilk... Her şeyin ilkine dair karelerdir bunlar. halbuki çok manidar şekilde aynı zamanda son olmuşlardır. her şeyi ilk defa tadıp, zehrinin tadına varmışsınızdır...