--spoiler--
aradğınız soruların en önemlisinin, cevabı aşağıda verilmiştir. Dünyaya ayak basan en büyük dahinin felsefesinin temelini özetledim. 5 dakikanızı ayırın, bi sik kaybetmezsiniz.
--spoiler--
"her şeyin temel karakteri gelip geçiciliktir. organizmadan metallere kadar doğada var olan her şeyin, gerek varoluşu nedeniyle, gerekse başka şeylerle girdiği çatışma nedeniyle parçalanıp yok olduğunu görüyoruz. doğanın kendi özü, çekirdeği, zamandan soyut ve bu nedenle tamamiyle yok edilemez bir şey olmasaydı, başka türden, görüntülerinden farklı, fiziksel olan her şeyde heterojen metafiziksel bir şey... nasıl dayanırdı doğa, yorulmadan tüm şekilleri korumaya, bireyleri yenilemeye, yaşam sürecinin sayısız tekrarlanışına, sonsuz bir zaman boyunca? bu, içimizde ve her şeyde var olan istem’dir."
"hayata baktığımız her yerde özü ve her şeyin 'kendi-içinde'liğini temsil eden bir çaba görüyoruz.... acı çekmek nedir? 'istençle hedefi arasındaki yola konulan bir engel aracılığıyla bu çabanın engellenmesidir.' mutluluk, saadet nedir? 'amacına ulaşmasıdır' "
istek ya da ihtiyaç duyulan şeyden kaynaklanır. isteğin yahut ihtiyacın kendisi hoş olmayan br duygudur. o bir şeyin yokluğu ya da yoksunluğu anlamına gelir ve bu acı vericidir. dolayısıyla bir anlamda irade en azından istemenin kökeni acıdadır ve edimsel isteme acıdan kurtulmaktır. ve istediğimiz şeye eriştiğimizde ve belki de uzunca bir mücadeleden sonra, duyulan tatmin ya da haz geçici ve menfidir. ve söz konusu ihtiyaçlardan biri tatmin edildiğinde aynı türden bir başkası, er ya da geç, aynı geçici ve menfi neticeyle ortaya çıkar. bu şekilde ihtiyaçların ardı arkası kesilmeyen zinciri ardnda sürüklenir görünürüz, nasıl ki açıklama arayışı içindeyken akıl da sebeplerin kaçınılmaz ve sonu gelmez ardışıklığına kapılırsa.
eğer bir an için yeni bir ihtiyaç ortaya çıkmazsa, daha da mutsuz bir duruma düşeriz, hiçbir şey bizi meşgul etmediği için bir boşluk duygusuna, can sıkıntısına kapılırız, bir şey yapabilirdik ancak yapacak bir şey yoktur. bu ihtiyacın kendisinden de katlanılmaz bir durumdur. ve öyle anlar olur ki ondan kurtulmak için alınan önlemler beyhudedir. ve böylece irade bu ikisi arasında salınıp durur; bir yandan ihtiyacın ve acının ateşi içinde, diğer yandan bezginlik ve can sıkıntısının pençesinde kıvranır.