kankaya aşık olmak

entry192 galeri
    41.
  1. hikayeyi tam olarak takip edebilmek için öncelikli bknzlar:
    (#995834)
    (#995927)
    (#2565057)

    baktıysanız devam edelim. yok eğer bakar gibi yapıp okul yıllarında benim de çokca yaptığım gibi hikayenin sonunu öğrenmekse amacınız, dersimizi başarıyla geçebileceğinizi hiç sanmıyorum. yine de deneyelim...

    o kadar iyi anlaşıyordunuz ki bir daha onun kalbi kadar yakın hissedeceğiniz bir kalp bulamadınız. kimse sizi anlamadı, kimseyle güzel, komik zamanlar geçiremediniz bir daha. daha espriyi yapmadan bile anlayıp gülebildiğiniz birini bulamadınız. aslında bulmak da istemediniz. kiminin kaşı farklıydı ondan, kiminin yürüyüşü... kimseyi beğenmediniz işte. denediniz aslında sevmeyi yeniden, ama en ufak bir falsoda bile hiçbirşey yapmdan saatlerce yanında durabildiğiniz o adamı aradı gözleriniz. sonra aklınıza geldi ki o adam şu an onu çok sevdiğini iddia eden, damdan düşer gibi aranıza girip "sevgili" sıfatını çoktan edinmiş gözünüzde dünyalar çirkini o kızla beraber. birden nefret ettiniz... sonuçta 3 nolu bknz.dan da anlaşıldığı gibi siz zaten onun hayatından çıkmış, ondan bihaber yaşamaktaydınız. * içiniz acıdı öyle ya da böyle. o kadar acıdı ki bir daha acımasın diye buz kestirdiniz kalbinize, düşünmediniz. küçükken yaptığınız gibi iki elinizle kulağınızı kapatıp "lalalalalalala" diye bağırdığınız, yok saydınız; o küçük zamanlarınıza dönüverdiniz. yaşadınız, zaman geçti, yara kabuk tuttu. yine de kimseyi sevmediniz o birilerini sevebilirken. o kadar sevdiniz ki mutlu olmasını bile dilediniz içinden müthiş bir kıskançlıkla...
    sonra onsuzluğa alıştığınız bir günün gecesinde msn denen insan icadından bir mesaj yolladı size "nasılsın cnm?" diye. ki siz silmiştiniz msnden onu görmemek için. "böyle uzak, böyle bihaber olmuyor" dedi. kankaydınız ya siz çünkü, herşeyinizi bilirdiniz tanırdınız ya; olmuyordu böyle uzak... "mutlusun bu bana yetiyor düşünme beni, ben düşünmüyorum, iyiyim" dediniz ki allahtan kameralar açık değildi ağladığınızı hiç görmedi. gayet gururlu, başı dik numarası çektiniz. yedi işte... "beni bu hayatta annemden sonra kimse senin kadar sevmedi" dedi. içiniz titredi.. o bu cümleleri kurarken hayatında "hayatım" dediği biri vardı. siz extraydınız...
    o sizi hayatında istedi yine "kanka" olarak; küfür gibi yani...
    siz sevdiniz; çok sevdiniz...
    bir kere sevdiniz...
    sözümona unutmuştunuz, içiniz acımıyordu hani artık, aradan zaman geçmişti. göz görmeyince gönül katlanırdı... bir kaç cümlesi yetti sizi darmadağın etmeye. sonra yine vedalaştınız, o yine "hayatı"na döndü; siz dönemediniz. hatırlattığı o günlerde çakılı kaldınız. kabuk tutmuş bi yaranız vardı ya; yaramaz bi çocuk kanattı onu yeniden, kapanmasına izin vermedi.
    siz onu bazen anne, bazen aşk, bazen dost gibi sevdiniz; o sizi düşman gibi vurdu...
    yazık ki ölmediniz...
    sürünerek döndünüz başladığınız yere...
    o hayatının koynunda uyudu o gece;
    siz hayatınızın en ıslak yastığına başınızı koyarken...

    şimdi söyle nasıl bir tanım yapayım bu başlığa?
    2. entryde de yazdığım gibi;
    en ağır aşktır zannımca...
    10 ...