eşkıya

entry362 galeri video6 ses2
    38.
  1. Yavuz Turgul'un Türk sinemasına vermiş olduğu hayat öpücüğü. Öyle ki, Filmin tamamını geçtim, neredeyse her sahnesi ayrı bir klasiktir. Oyunculuklar, erkan oğur üstâdın müzikleri, sinematografi filan bir yana, bu filmin benim için en önemli yanı sorduğu sorular olmuştur. "aşk için dostluğunuzu satar mısınız?" ya da "kendi hayatınız karşılığında dostunuzun hayatını feda eder misiniz?" gibi cevaplanması gerçekten kolay olmayan bir dolu soru. Ayrıca berfo'nun baran'a ayar üstüne ayar verdiği sahnelerin sinemamızda eşi benzeri yoktur. berfo Her ne kadar filmin kötü denilebilecek karakteri olsa da (bu arada rahmetli Kamuran usluer muhteşem oynamıştır o rolü) söylediği her söz dibine kadar doğrudur. Hele ki "söylesene, hangimiz daha çok seviyor keje'yi?" diye başlayan bir tiradı var ki, senaristlerin ders diye okuması gerekir.

    Unutulmaz sahne ve diyaloglardan bazıları için;

    (Berfo, cumali'nin kurtulması için baran'a verdiği çeki ödemez. Çek karşılıksız çıkınca da demircan'ın adamları cumali'yi vururlar. Bunun üzerine baran dehşet salmaya başlar... ilk durağı berfo'dur.)

    "çocuk öldü. Verdiğin şey sahte çıktı. Niye?"

    "hatırlar mısın? Çocukken seninle 'kındik' oynardık. Hep ben seni yenerdim. Sen bir gün bile "neden hep ben yeniliyorum" diye sormadın. Ben hep aldattım."

    "çocuğun öleceğini biliyordun. Niye yaptın?"

    "çocuğun ölümünün ne önemi var? Keje"yi alıp gitseydin aşkın için bir şey yapacaktın. Ama sen keje'yi bir insan hayatına feda ettin. Sevdiğin kadını, kıytırık bir herifin hayatı için harcadın gitti! Halbuki o kadın seni bir ömür boyu bekledi. Hayatın sevda karşısında ne önemi var?"

    (baran silahını çıkarır ve berfo'yu vurur) "doğru... hayatın ne önemi var sevda karşısında..."

    *

    (cumali vurulmuştur. Kaldıkları otelin çatısına kadar gitmeyi başarır. Ve ölüm anını beklemeye başlar. O esnada olayı haber alan baran koşarak gelir)

    "ayaklarımda... ayaklarımda bi sıcaklık var. Yukarı doğru çıkıyor. Ne bu? Sen çok vuruldun, bilirsin eşkıya. Ben ölecek miyim?.. hiç yoktan üvey annem geldi aklıma. Kendini damdan aşağı attı. Beyaz elbiseleriyle... kuş gibi uçacak zannettim. Taş gibi yere çakıldı. Sonra... emel geldi aklıma. Onu vuracağımı hiç düşünmemişti. Ben de düşünmedim. Her şey birdenbire oldu. Ben şimdi cehenneme gideceğim di mi?"

    "kimin nere gittiğini kim bilir?"

    "hani senin memlekete gidecektik? Hani dağlara çıkacaktık? Çok korkuyorum eşkıya, beni bırakma! Çok korkuyorum... çok..."

    "korkma... sadece toprağa gideceksin. Sonra toprak olacaksın. Sonra, sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin. Oradan özüne ulaşacaksın. Çiçeğin özüne bir arı konacak. Belki... belki, o arı ben olacam..."

    *

    (finaldeki çatışma sahnesi. Genç bir polis silahını baran'ın göğsüne dayar ve tetiği çeker. Fakat silahta kurşun yoktur. o anda Hayatı baran'ın ellerindedir)

    "bir gün, dağda bir kurtla burun buruna geldim. Tüfeğimi doğrulttum hemen. O da hırlamaya başladı. Dedim ki kendi kendime; birazdan ikimizden biri yok olup gidecek. Kimin gücü kime yeterse... haydi git! Sen daha çok gençsin. Yazıktır sana..."
    9 ...