hem bir süre sonra alışıyorsun, hoşuna da gidiyor; hem de bazen ölesiye sıkılıyorsun, yalnızlık gözüne gözüne batıyor.
yalnız kalmak istemiyorsun ama evine biri geldiğinde ya da bir süre biriyle birlikte yaşadıktan sonra sıkılıyorsun, 'gitse de yalnız kalsam lan, kafam götürmüyor' diyorsun. git de diyemiyorsun yanındakine, ama gözüne batıyor ne yapsa her şey, içten içe gıcıklanıyorsun. hem evde buzdolabının, saatin, televizyonun sesinden başka bir ses olsun istiyorsun; hem de tek başına kalıp istediğin zaman uyumayı, istediğin zaman uyanmayı, kapı açık tuvalete girmeyi özlüyorsun.
amaaan, böyle ipne gibin puşt gibi bir şey yalnız yaşamak. daha doğrusu yalnız yaşamaya alışmak.