*sözlükte doğru bildiklerini baz alarak, belirli değerlere şuurlu bir biçimde karşı duran, sözlüğün amacına uygun ve aynı zamanda zevkli, eğlenceli, faydalı olması için çabalayan unsurlardır. Yazarlardır diyemedim çünkü moderatörden gammazına, yazarından okuyucusuna kadar herkesi kapsayabilir.
peşinen belirtmeliyim ki şahsım bu kadroda değildir. ben, ancak kimsenin utanmadan okuyabileceği, bir şey öğrenmese bile hissedebileceği, müstehcenlik, sığ politik tartışma vb. sıkıcı girdiler yazmamaya, geri kalan ufak tefek değersiz karalamaları da mümkün olduğunca özenli yazmaya çalışıyorum o kadar.
her insana eşit olarak bahşedilen en kıymetli servetin -zamanın- harcandığı sözlüğü ne kadar ciddiye almak doğrudur bilemem. hissettiğim, biraz olsun bir ciddiyetinin olması gerektiğidir. zaman zaman görüyorum ki sözlüğe kıymet katan yazarlar, öğüt vermekle, erdemli olmaya çağırmakla falan itham ediliyor, aşağılanıyorlar.
şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; gündelik sosyal hayatında konuşamayacaklarını sözlükte yazanların benim nazarımda toz zerresi kadar kıymeti yok. takma isminin arkasındaki kişiliğe saygı istiyorsa bir insan, o zaman kişiliğini koyacak sözlüğe. gündelik hayatında ahlaka aykırı meseleleri sadece erkek arkadaş ortamında konuşabilen birinin burada zincirden kopmuş gibi yazması, kişiliğine saygı bekleme hakkını kendi kendisinden almasıdır. tabii ki bu sorun sadece uludağ sözlük için değil, genel olarak tüm internet alanları için geçerlidir ve tabii ki biraz da benim gibi örümcek kafalılar için. bu konuda yazarlardan daha çok, sanırım moderasyona görev düşmektedir ki sözlükte tek bir moderatör adı dahi bilmediğimden onların başarısı ya da başarısızlığı konusunda malesef hiç bir fikrim yok.
sözlük yazarlarını tenzih ederim. genelde yüzyüze olmayan iletişim sahalarında gündelik oto-kontrol mekanizmasını kuramayanların kişilik gelişimlerini tamamlamadığını yahut var olan oto-kontrol sisteminin büyük oranını istemeyerek mecburen işlettiğini defalarca yaşayarak gördüm. dolayısıyla sözlük mücahitlerinin işi zor. buranın deyimiyle tek bir ayar değil binlerce ayar yese de tabiatın kanunu olarak kişisel gelişim süreci tamamlanmadan ve şahıs özgün kimliğini ifade kabiliyeti kazanmadan hiç bir işe yaramayacaktır.
kimsenin sözlükte yediği sert fırçalarla adam olacağını, adamlıktan çıkacağını, siyasi fikir veya dini inancını değiştireceğini sanmıyorum. dolayısıyla bu tip polemiklerin ancak ego tatmini sağladığını, buna mukabil sözlüğün bilgi dağarcığını çoğaltanların ve duygusal derinliğini artıranların, bütün bu seviyesizliğin tahakkümü altında önemli bir iş yaptıklarını bir kere daha ifade etmek isterim.
ben, mücadele azmimin yüzde doksandokuzunu ruhumda, geri kalanını ise iş ve öğrenim hayatımda harcamış biri olarak bu mücahitlerin ancak uzaktan destekleyicisi ve hayır duacısı olabilirim. belki bu vesileyle mücahitlerin söylemden çok iş, yani kaliteli girdiler, yazılar üretmesinin, sığ tabir edilebilecek kişilere sözlüğü sıkıcı hale getirmelerinin faydası olabileceğini, bunu için herkesin daha aktif şekilde katılımlarını artırmalarının faydası olabileceğini de söylemeliyim.