uzun süredir ablamla maruz kaldığımız durumdur. üç kardeşiz, ablam, ben(erkek), küçük kız kardeşim olmak üzere.
ablam devlette memur olarak çalışıyor, ablamın iyi-kötü davranışları annemin sürekli gözüne batıyor. Kız 12 saat çalışıp eve geliyor ama annem hala yok kalk sofrayı hazırla, kalk soğan doğra diye diye kıza illallah dedirtti. Kardeşim ise sabah akşam elinde telefon, instagram vs. dolaşan bir tip.
Ablam bir ara bunlardan bunaldı, aparta gitti. Şimdi tekrardan geri geldi. Annem en ufak bir kavgada "hala evlenemedin, bir kurtulamadık senden." sözlerini ediyor. Bana da aynı şekilde.. Ha ablamdan daha iyi muamele görüyorum onu da söylemeliyim. En azından nazım geçiyor. Ama ayrımcılığın başka bir boyutu da var. O da ablamla bir olduğumuzda, belki de yer çekimi kanunu kadar gerçek ve inanılır bir durumda, annemin bize güvenmeyip, kardeşime destek vermesi o kadar üzücü bir durum ki. Dün annelikten red davasını dahi araştırdım. Olmuyormuş...
Bana gelirsek; yaşadığımız şehirde üniversitede okuyorum, geçen sene bırakıp yeniden hazırlandım. Sen akıllı olsaydın okuduğun bölümü bitirirdin bile dedi en son kavgamızda. Yani kavgada alakasız şeyleri ortaya çıkarıp, saçma sapan konuşan annem var. Anne mi demeliyim bilmiyorum. Kadın mı desem ki?
Asabi bir yapım vardır, sinirlendim mi taş üstünde taş bırakmam. Ama bunun sebebini ise küçüklükten beri annemin manyaklıklarıyla baş başa olmam olarak değerlendirebilirim. Ağzımdan okulda 2. sınıfta öğrendiğim orospu kelimesini sinirlendiğim zaman söyledim diye babama şikayet edip kemerle dövdürmüşlüğü vardır. Yani böyle bir kadın.
Kardeşim; son derece gaddar, anneannesi yoğun bakımdayken yanına gitmeyen, annemin gözünde küçük (16 yaşında) ama kendi iradesiyle gidip dövme yaptıracak, akşam eve 9-10 da gelecek şekilde büyük bir kız çocuğu. Hayatı depresiflik üzerine kurulu ve susarak kendini mağdur duruma sokuyor,annem de onu destekliyor. Haklı durumdayken de haksız durumdayken de ağlayarak haklı duruma geçebilecek bir skill'e sahip. +9 ağlama skill'i.
Kişileri tanıtım aşamam yeterlidir diye düşünüyorum..
Örnek vermek gerekirse; iki senedir kardeşimin aldığı tavşana bakıyorduk. Tavşan büyüdü de büyüdü. Son dönemler hem kafesinin ufaklığı hem de ev içinde yapmış olduğu koku sebebiyle vermek istediler. Dedim ki " yahu bu bir hayvan, sizin ufakken sevip büyüyünce çöpe atacağınız veya hayvanat bahçesine vereceğiniz bir şey değil. elinizde yazılı bir sözleşme olmasa da siz onla sevgi bağı kurarak anlaşıyorsunuz." Haksız da değilim. Hayvanları insanlardan daha çok seven biri olarak bunu söylüyorum ve son derece haklı buluyorum. Sabah okula gidip, akşam gelip telefonla oynamaktan başka işi olmayan kardeşim ise anneme " ben artık ilgilenemiyorum, verelim" demiş. Dün bunun üzerine kendisine " sen ileride çocuklarını da bakamıcam deyip hayvanat bahçesine verirsin. " dedim. Annem ise hemen onu savunarak " tavşanı ben almıştım, ben gönderdim size ne oluyor, siz kimsiniz, kesin, çocuğun üzerine yüklenmeyin." gibi saçma sapan şeyler söyledi. " O zaman neden kardeşimin tavşanın gitmesine onay vermesini bekledin, madem senindi" dedim.
"Ben gitmesini istiyordum zaten o da istedi vs. vs. " düşündüğünüz gibi saçma salak cevaplar verdi. Oysa ki her insanın özgür iradesi ve konuşma özgürlüğü var. Böyle bir anneden bizim sinirli bir yapıya sahip olduğumuzu anlamışsınızdır. Kardeşim klasik; ağlamaya başladı, annem defolun gidin yüzünüzü görmek istemiyorum, siz nasıl çocuklarsınız, benim çocuklarım değilsiniz dedi döktürdü de döktürdü. Anladım ki annenin gözünde iyi biri olmak için, hayvanları düşünmek , onları kendi yerine koymaktansa ağlamak gerekiyormuş. Ama artık benim annem olmadığı için, bu konuda çocuklarıma öğüt vereceğim.