ülkemizde bu "yarışma" ile ilgili bulunan hassasiyeti de göz önünde bulundurarak erovizyondan ve yıllar sonra gelen "başarı"mızdan bahsetmek istiyorum.
çeşitli görüşler var ve bunlar yer yer çarpışmaktalar. kimi paranoyaklar sertab erener'in başarısı için "türkçe söylemedi de ondan aldı, türkçe söylesin ama sonuncu olsun, dünya türk olsun, türkovizyon olsun" dedi. kimileri "biz teskereyi çıkarmadık da ondan bizi avrupa ödüllendirdi" dedi. ama tüm bu çatışan görüşlerin birleştiği bi nokta vardı: yıllar geçtikçe başarımız arttı. artık o ajda pekkanlı, semiha yankılı zamanlardan milletçe çok uzaktık, artık başarılıydık.
semiha yankı'nın, seninle bir dakika parçası, yapılmış en güzel türkçe sözlü aşk şarkılarından birisi. ve emin olun başarısız olma sebebi "yalnızca" politik değil. göz ardı edilen bir nokta var ki o da, erovizyondaki oylama mekanizması. efendim yakın bir tarihe kadar(şimdi üşendiğim için tarih bulmadım ve vermiyorum ama cep telefonları bu kadar yayılana kadar diyelim) erovizyonda oylamalar bir jüri heyeti tarafından yapılmaktaydı. bu heyetin kararlarında bir "politiklik" yahut bir "kayırmacılık" bulunması olasıdır elbette. ama bunun dışında jürinin beklentileri karşılanmamış da olabilir. semiha yankı'nın bence müthiş olan şarkısından günümüze doğru geldiğimizde sms ile oy verme başladıktan sonra tesadüfen başarımızın arttığını görüyoruz. yani, avrupalı türklerin oyu ile yükselmeye başladık. şarkılarımızın kalitesi artmadı, oylama sistemi değişti. elbette bu söylediklerim sertab'ın şarkısının de güzelliğinin önüne geçmemeli, zira oy sisteminin yeni hali de bir yere kadar yardımcı olmaktadır ve genelde birinciliği "hakeden" kazanmaktadır. yani bir türk şarkısı ne zaman gurbetçilerden başka avrupalılardan da oy alırsa o zaman birinci olur. formül bu kadar basittir.
