2010 yılıydı. bi kız arkadaşım vardı, daha doğrusu aramızda sevgililik ile arkadaşlık arasında gelip giden bir ilişki vardı. başbaşa olduğumuzda çok eğlenceli vakit geçiriyor, iki sevgilinin yapabileceği her şeyi yapıyor, birbirimizi keşfediyorduk. o sene fakülteye başlamıştım. heyecanlıydım. hedeflerime kilitlenmiş vaziyetteydim; fakat bu iş gün geçtikçe belirsizleşmeye, beni içinden çıkılamaz bir sürüncemeye doğru çekmeye başladı. daha sonra kendisi hakkında öğrendiğim gerçekler neticesinde onunla defalarca iletişimi kesmeyi denesem de başarılı olamamıştım. çünkü psikolojik bir rahatsızlığı vardı ve olumsuz herhangi bir sözümde kriz geçiriyordu. bu krizlerin şu an tamamen numara olduğunu düşünüyorum ama orası ayrı, her ne ise.
yine böyle bir gün, bu kişiyi başka birisiyle el ele gördüm. ama... daha sonra öğrendiğime göre ben aldatılan taraf değildim. yıllardır birlikte olduğu sevgilisini benimle aldatıyordu. kendimi çok kötü hissetmiştim. karşımdan geliyorlardı, kız beni görünce elini çekti ve bana bakmaya başladı, gözlerimi kaçırdım yanlarından geçip gittim. her ne olursa olsun kötü hissetmiştim. o akşam eve geldim, duramadım dışarı attım kendimi. boş sokaklarda yürüdüm. nefesim kesilene kadar yürüdüm. sonra bi apartmanın önündeki kaldırıma oturup bi sigara yaktım. o sırada ordan, şu an karşıma çıksa serseri olarak niteleyip muhatap olmak istemeyeceğim, gerekirse yönümü değiştireceğim bi eleman, ''bi sigaran var mı birader?'' diye sordu. otur, dedim. oturttum yanıma, ocak ayıydı. ankara soğuğu, buz. iki bira alıp geldim. sabaha kadar ne varsa anlattım. içtim, ağladım, küfrettim, lanet ettim.
hülasa, bu tip insanlar bazen size bi psikiyatrın veremeyeği hizmeti verebilirler. seviniz. dertliyseniz arayışta olunuz. öperim canlarım.