insanın dış görünüşünün iki ayrı estetik şekli olduğunu düşünüyorum. biri, genlerimiz sayesinde belirleyici unsurlara dayanmış güzellik algısı, diğeri ise zamanla oluşturduğumuz benliğimizin güzellik algısı. bir insan genellemeye göre çirkin olabilir; herkesin düzgün ve gür saçları, çıkık elmacık kemikleri, doğuştan atletik vücudu veya dolgun göğüs ve kalçaları olmayabilir. bu konuda yapılabilecek pek bir şey yok aslında, çok çalışıp spor yapabilir, estetik ameliyatlarla simetrik olmayan yerlerinizi düzeltebilirsiniz vs. ama ne kadar doğal görünür bilemem. ben de mesela genellemeye göre fazlasıyla çirkin bir insanım. ama diğer açıdan; insanların kişilikleriyle beraber oluşan güzellik algısına göre(ki bu güzellik anlayışının oluşumunda insanın kendi annesine ve babasına bakış açısının rolü de büyüktür) kimse herkese göre çirkin olamaz. şimdi benliğimiz için güzellik algısını neye göre nasıl oluşturduğumuz konusunun genel ve net cevapları yok, tartışmaya da açıktır oyüzden o konuyu atlayalım. Hal böyle olunca sizi güzel/yakışıklı bulan, diğerleri gibi çirkin olarak görmeyen birilerinin elbet var olacağını(henüz karşınıza çıkmamış da olabilir tabi) söylemek gerek. Sonuç olarak hepimiz kusurluyuz, en kusursuz görünenimiz bile gerek reklamlara dayalı güzellik algısı yüzünden gerek iç unsurları yüzünden kendini çirkin hissediyordur zaten. Fiziksel olarak kusursuz görünen bir çok insanın, sırf bu yönü yüzünden; insanların onunla sadece dış görünüşü için ilgilenmesi yüzünden içsel kusurları oluşmakta. Bu durumda genelde bir güzellik algısına dayanmak, ister iç ister dış fazla anlamsız kalıyor. önemli olan birine baktığında kusurlarını beğenebilmek. kusursuz bir kadın veya erkek yüzünü beğenmecek insan yoktur sanırım, vücut güzelliği de çoğunlukla hareketli olmaya, spor yapmaya dayalı şeyler. ama insan olmak demek, bireysel olmak demektir. kendimize ait, herkes gibi olmayan şeylere(beğeni, zevk, tutum, anlayış vs.) sahip olmalıyız ki, aynı cinsten herhangi bir hayvan türünün topluluğundan bir farkımız olsun.