olmaz demiyelim olmaz olamaz diyerek yeni bir istikamete devam ederim. hayatta bazen ihtimal dahilinde olmayan bazi hoş olgular ender de olsa basimiza gelebilmektir.
gerci hep hoş olmayan ve evdeki hesabin carsiya uymamasi gercekliği sarsa da dört bir tarafimizi nedense insanoglu denilen mahlukat derin bir arabesliğin içinde yuvarlanirken ya tutarsa şıkkını pas geçmekte ve zaten ezici bir matematiğin içinde ezim ezim ezilirken üstüne zar atma korkusu ve eşeği saglam kaziğa bağlama olgusu tavan yaptiğindan kelli hayatlari bir zindan içinde geçmektedir.
evet umut etmek bazi zamanlar -coğu zaman- cilde zararlidir ama umut etmedende yasanmaz ki arkadas. herseyin bombok gittiği vakitler tam dibe yuvarlandiğiniz ve direkte patladiğiniz da etki tepki kanunu cercevesinde düsüs hizinizin tam tersi bir kuvvetle ars-i alaya cikabilirsiniz.
bir vakitler ciplak ayaklı kontes namiyla taninan bir sinema oyuncusunun yükselisine sahit olan ve onun üc filmine yönetmenli yapan cok sigara içen ve alkolik bir yönetmen dostumu dediği gibi bir senaryoda mantik arabilirsin, ama hayatta böyle bir sey dediğini hatirlatirim size.
ne kadar kelek seyler olursa onun tam tersi olan iyi tesaduflerin olacağini ayni sayida olduguna dair kalibimi basarim.
gelgelim ki insan doğasi biraz mazohist oldugundan kelli iyi tesadufleri görmez, görse bile gözlerini kapatarak degerlendirmez. ama kelek tesadufleri ise holmes gibi aninda ebeler ve onlari pireyken deve yapar.
sözümüzün özü; ve hayat yeniden senaryonun disina cikiyor....