seneee 1995... sonbahardayız, ancak yazdan kalma bir akşam yaşamaktayız. yer, inönü stadyumu. maç, türkiye - macaristan. amaç, euro 96. milli takım çok formda. geçen seneki ilk maçı 2-0'dan 2-2'ye getirmişiz. macarlara karşı acayip moralliyiz yani.
evet... lafı uzatmayalım. maç 2-0 bitmiştir. gollerin ikisi de hakan şükür'e aittir. ilk gol hakan şükür'ün kafasıyla elde edilmiştir.
gelelim 2. gole. macaristan kalesini yalandan ablukaya aldığımız dakikalardır. bilenler bilir: fatih terim'in rakip kaleyi yalandan abluka altına alma diye bi taktiği vardır.
her neyse... milli takım oyunu hızlandırıyor. birkaç pas sonunda top sol kanatta rakip ceza sahası ön çizgi hizasında bitiyor. topu ayağında tutan oyuncu konusunda hafızam bana oyunlar oynuyor yalnız. abdullah ercan diyesim varsa da sanki hami mandıralı'ydı diyorum. neyse biz hami diyelim, o daha güzel. hami, rakip ceza sahasının sağ tarafından peşinde 2 defans oyuncusuyla beraber kopup gelen hakan'ı görüyor ve ortayı yapıyor.
buraya kadar her şey normal. şimdi... top tam adrese teslim. hakan'ın kafasına yani. yalnız hakan'ın başka planları var. kendisini 2 kişi kovaladığından(ki biz necip türk milleti olarak bi türlü anlam veremeyiz buna) ve de kaleci de kalenin bize göre sol tarafını kapatma eğiliminde olduğundan tereddüt içerisindedir. arkasında ise sergen boş pozisyondadır ve hakan muhtemelen onu gördüğü için havada vurur gibi yapıp eğilerek topun sergen'in önüne düşmesini amaçlamaktadır. ancak işler hakan'ın düşündüğü gibi olmaz. hakan her zamanki gibi çok yükseldiği için kafasını eğdiği anda top ensesine çarpar ve kalenin boş olan sağ köşesine doğru yol alır. vee... gol olur. kim atar, kral atar. biz sevinelim mi, gülelim mi bilemeyiz. "lan o golü de ancak sen atardın." diye söyleniriz. maç sonuna kadar uğradığımız dumuru üzerimizden atamayız. maçtan sonra hakan'ın "o golü bilerek attım." demesi işin üstüne tuz biber eker. biz tabii hakan'a inanmayız. dalga geçeriz. ta ki, fenerbahçe'yle oynanan kupa maçında prates'in şutunun suratına çarpıp gol olması üzerine "ben onu hesaplamıştım." diyene kadar. ne diyelim, alem adamdır bu hakan şükür.