bir kız vardı fakültede birinci sınıflarda. gözüme gözüme bakıyordu. hatta gözleriyle yiyordu. baktım çok hoş bakıyor. nereye gitsem dönünce gözüme gözüme bakıyor. arkadaşlara bahsettim, git konuş dediler. hatta sırtıma falan vurmalarını söyledim. gaz verin dedim. sonra bir gün gaza geldim. kütüphaneye sadece kızla konuşmak için gittim. kızı aradım buldum. merhaba, biraz konuşabilir miyiz dedim. kız da bir şey demedi kalktı. hoş bir kız olduğundan ondan dolayı muhabbet etmek, tanışmak istediğimden bahsettim. biraz konuştuk. kızı güldürdüğüm vakitler oldu. daha ilk seferden kızın ön dişlerinden birinde bir leke fark ettim. yeşil mi desem biraz dikkat çekici ve hoş bir görüntü değil. o an içimi yavaş yavaş bir soğukluk kaplamaya başlamıştı zaten. ama kıza hemen bir şey de diyemedim. kız biraz konuşmamdan da etkilenmiş olsa gerek. bu sefer bayağı o etrafımda dolanıyor falan. nasıl yapacağımı bilemedim. anladım ki gaza gelmemek, bir insanı üzmemek adına da iyice gözlemlemek gerekiyormuş. gerçekten bir diş çok mu önemli derseniz malesef kendimi kandıramam. ileride problem olacak çünkü şimdi olmasa bile.