allah bir kavme olan düşmanlığınız sizi adaletsizliğe itmesin der ayette. ben her bir şiiyi münferiden düşman olarak gören biri değilim. bir hristiyanı, bir yahudiyi ya da ateisti.
şu yazının son satırında peygamberin eşi hz aişeyi peygamberin katili olarak gösterebilen bir münafıklığa ne denir, şii ve sünni ve ya gayrı müslim herkesin insafına havale ediyorum.
kaldı ki bu mantıktaki kişiler bu mezhebin arasında oldukça çok. hani şikayet ettikleri vahabiler var ya. zerre fark gözetmiyorum kimileriyle bunlar arasında.
bu ne namussuzluktur ne cehalettir.
dolayısı bu gibi kişilerin 'vahdet, sünni kardeşlerimiz'' türündeki söylemlerinin yalan yani takiyye olduğunu bilmenizi isterim. kaldı ki takiyye yani yalancılık dinlerinin onda dokuzuymuş. bunu utanmadan imam sadık'a isnad edebilmektedirler.
sürekkli olarak sünnilere ve değer verdikleri kişilere hakaret etmekten, tahkir etmekten geri durmayan bu utanmazların atladığı nokta her bir sünni için peygamber ve ailesi mutlaka kutsaldır. namaz kıldığı camide muaviyenin mi adı var yoksa hz ali'nin mi?
bunların arasındaki kişiler ya gerçekten kafir ya da azılı birer münafık. yoksa bu kadar ikiyüzlülüğü, kirli dilliliği namussuzluğu başka şeye borçlu olamazlar.
dolayısı ile türkiyedeki kimi şiilerin özellikle belli bir grubun mantığını iyi kavramak bu ülkenin geleceği açısından oldukça mühim. çünkü nefret kusup mazlum edebiyatı yapmayı çok iyi beceren arsız bir düşman arsız bir münafık sürüsü var karşımızda.
bakın ısrarla yazıyorum bunlar münafıktır.
tüm şii ve aleviler bu yazdığımdan beridir ben bu yazımı o namussuzu spesifik olarak ele almak adına yazdım. alevi ve ya şii olup kaplerini kırdıklarım oldu ise haklarını helal etsinler.