dilimiz için sağlam bir tespit. çünkü dert farsça; olmak, ve, anlatmak arapça kökenli kelimelerdir.
Gazi Mustafa Kemal'in uğraştığı ve sonra hatasını görüp vazgeçtiği belki de tek devrim dilimizin sadeleştirilmesidir. Bir deha olan, büyük elçilerinden tek isteği kitap olan, aralıksız 24 saat yerinden kalkmadan kitap okuyan Gazi Mustafa Kemal hatasından dönmeyi de bilmiştir. Öztürkçe ile konuşmalar başladığında iş o hal almıştı ki meclis'de kürsüde konuşanı kendi arkadaşları dahi anlayamamıştır.
Alfabe değişimi kadar kolay değildir bir dildeki kelimelerle oynamak. ki rus halkının altını üstüne getiren, geride çok derin acılar bırakan bolşevik ihtilalini yapan adam olan lenin'e öz rusça inkilabı yapma önerisi getirildiğinde "ben rus milletini yok etmek üzere başa gelmedim." demiştir.
alfabeye gelirsek, alfabe devrimi tutmuştur bu ülkede. şapka devrimi gibi olmamıştır. mesela şapka alacak parası olmayan garip vatandaşlarımız kağıttan şapka yapıp takmıştır kafasına. o nedenle harf devrimi yapmacık bir devrim değildir. artıları vardır, eksileri vardır saatlerce tartışılabilir.harf devrimi öncesi de okuma yazma oranımız çok düşüktü. kanaatime göre artıları eksilerinden bu nedenle çok fazladır. ayrıca Türklerin geçmişten gelen kendilerine ait bir alfabesi yoktu. bir önceki kullandığımız alfabe arap alfabesi örneğin.
Edit: bahsettiğim konu türkçemizi kötülemek için değildi. Neden öyle anlaşıldı açıkçası bilmiyorum ve Dilimize o kadar kelime veren farsça ve arapçayı yok sayamayız diyorum.
Edit 2: moron diye kendi çapında aşağılamaya kalkan zavallılara bir lafım yok, insanın dili kendini ele veriyor zaten. Atatürk'ün dilde sadeleştirme hareketi kadük kalmıştır, Tutmamıştır. Ne yapalım yani. Öztürkçe kelimelerle konuşmaya kalkın da millet nasıl kahkahaları patlatıyor bi izleyin.