merdumgiriz kişisi, ege bölgesi kıyı ilçelerinde inşaat ve ağırlıklı olarak yabancılara mülk satışı işi ile iştigal etmektedir bir zamanlar. günlerden bir gün ki haftanın son günüdür, mesai bitimine azami bir saat kala, merdumgiriz tatile gelen arkadaşları ile geyiğin dibine vurmakta iken, limon bile satamayan satış elemanı arar. müşterisi olduğunu, kendi arabasında bir sorun olduğunu, araç bulamadığını ve satış koordinatörü olacak insan müsveddesinin de kendisine beni araması yönünde direktif verdiğini anlatır. bir kaç yırtma teşebbüsünden sonra çaresiz, satamayan satış elemanı ve müşteri alınır. aynı ilçede yedi farklı şantiye vardır. müşteri hepsini gezmek istemektedir. satış elemanı, denyoluğunu ispat etmek istercesine ingilizce olarak müşterinin aradığı kriterler, bütçesi, istekleri vs. hakkında bilgi vermeye başladığı anda, benim ağzımdan türkçemizin eşi benzeri olmayan küfürleri saçılmaya başlar. yan koltukta oturan kifayetsiz muhteris eleman ve arka koltukta oturan muşterinin anlık bir bakışmasının ardından müşteri konuşmaya başlar;
''benim adım x, tunceli liyim ve 17 senedir birmingham da yaşıyorum ve türkçe biliyorum ben'' der. o sırada bendeniz, klima tahliye borusundan arabayı terketmeye çalışmaktayımdır...