özlemin acı tadını çıkaramamaktır. zira aslında güzel bir şeydir özlemek, beklemek, uzaktan da olsa "seni çok özledim" diye haykırabilmek. güzeldir, eğer özlenen kişi gelecek ve kollarınıza atılıp ben de "seni çok özledim" diye cevap verecekse bir gün.
ama bazen insan hiç gelmiyecek birini özler. bekler, neyi beklerdiğini de bilmeden. onun yokluğunun gırtlağına dayadığı keskin bıçağın soğukluğunu hissede hissede bekler. sessizce bekler... bazen iki damla yaş süzülür gözlerinden, onlarda kalabalığın içinde kaybolup gider sessizce. sadece o göz yaşları şahittir aslında özlemin çektirdiği acıya.
bazen dayanamaz, isyan eder insan. eline silikleşmiş bir telefon numarası geçirir ama elleri telefona uzanamaz; korkar. ya beklemediği bir ses, beklemediği bir cevap gelirse karşı taraftan. yine iki damla yaş dökülür gözlerden ve kaybolursunuz o iki damla yaşla beraber özlenenin yarattığı boşluğun içinde. dua edersiniz tanrıya "madem o gelmiyecek, bari zaman gelsin de çekip kurtarsın beni bu yokluğun içinden" diye...