islamcı masonlar

entry2 galeri
    1.
  1. Soner Yalcin'in asagiya kopyaladigim yazisina konu olan masonlardir:

    işte ünlü islamcı masonlar

    Dinci basının nakaratı günlerdir sürüyor: "Masonlar düğmeye bastı!" "Laiklik mitinglerinin arkasında mason locaları var!" "Başörtüsü yasağını mason biraderler savunuyor!"

    Hiçbir belge ve bilgiye dayanmadığı halde bu iddiaları sürekli tekrarlayan dinci basın, bu topraklara masonluğu kimlerin getirdiğini; önde gelen bazı din adamlarının mason olduğunu biliyor mu? Sürekli alıntı yaptıkları, mücadelesinden övgüyle bahsettikleri bazı "islamcı mücahitlerin" mason localarına kayıtlı olduğundan haberdar mı? Başörtüsü konusunda mason din adamlarıyla aynı görüşte olduklarını tahmin edebiliyorlar mı? Tarihleriyle yüzleşmeye hazırlar mı? işte soruların yanıtları...

    BUGÜN Türkiye'de başörtüsü merkezli tartışmaların benzerini tam 100 yıl önce Osmanlı'nın gazete ve dergileri de yaptı.

    23 Temmuz 1908 tarihi, kimilerine göre sadece II. Meşrutiyet'in ilanıdır; kimilerine göre ise bir burjuva devrimidir ve Kemalist devrimlerin temelidir.

    II. Meşrutiyet, Osmanlı'nın siyasal ve kültürel hayatında köklü dönüşümlere neden oldu.

    En büyük devrim ise kadının toplumsal hayattaki yeri konusunda oldu.

    Kadın sokağa çıkmaya, çalışmaya, dergi/gazete çıkarmaya, dernekler kurmaya, dükkánlar açmaya, sinemaya-tiyatroya gitmeye başladı.

    Bu durum tartışmaları da beraberinde getirdi.

    Dönemin yayın organlarında kadın merkezli tartışmalar oldu.

    Üç grup vardı: Batıcılar, Türkçüler ve islamcılar...

    Musa Kazım Efendi

    ÖRTÜNMEYi SAVUNAN MASON DiN ADAMI

    islamcılar, kadınların evden çıkmalarından hiç hoşnut değillerdi.

    Bunlardan biri de, Şeyhülislam Musa Kázım Efendi'ydi:

    "Şeriatımızda emredilen şeylerden biri de Müslüman kadınların kendilerine mahrem olmayan kimselerden örtünmeleridir ki; o da saçları dahil vücutlarını ziynetten (süsten) arındırılmış bir şeyle, şehveti celp etmeyecek bir elbiseyle örtmekten ibarettir."

    "Eve ait vazifeleri kadına, ev dışındakileri kocaya yüklemek gerekir. Bunun aksi olamaz."

    "Bir de kadınların yaratılış gayeleri, onların sırf dünyaya çocuk getirmeleri ve o çocukları terbiye etmelerinden ibarettir."

    "Çok kadınla evlilikte, insanlığa ve medeniyete aykırı bir şey yoktur."

    (Sırat-ı Müstakim, sayı 1, 2, 3; yıl 1908; Aktaran i. Kara, Türkiye'de islamcılık Düşüncesi, I)

    Bu sözlerin sahibi Musa Kázım Efendi (1858-1920) bir Şeyhülislam'dı.

    Ve aynı zamanda masondu.

    Osmanlı'nın "ilerici partisi" ittihat ve Terakki Cemiyeti üyesiydi.

    Nakşibendi'ydi...

    Türkiye'nin en büyük mason kuruluşu, "Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Mason Locası" belgelerinde, mason olan ünlü din adamları arasında sadece Şeyhülislam Musa Kázım Efendi yoktu.

    Üç şeyhülislam vardı...

    Mustafa Sabri Efendi

    Osmanlı Devleti'nin 118. Şeyhülislamı Mehmed Ziyaüddin Efendi (1846-1917) de masondu...

    Mason şeyhülislamlardan biri de Mustafa Sabri Efendi (1869-1954) idi.

    Kadınların bırakın çalışmasını, tek başına sokağa çıkmasına bile karşıydı.

    Yani, kadın toplum hayatı içindeki yeri konusunda "mason biraderi" Şeyhülislam Musa Kázım Efendi ile aynı görüşteydi.

    Ama ayrı oldukları konular da vardı:

    "Biraderi" Musa Kázım Efendi'nin üyesi olduğu ittihat ve Terakki Cemiyeti'ne muhalifti.

    Hürriyet ve itilaf Fırkası'nın üyesiydi.

    Bu farklılığı yazmamın nedeni var:

    Dinciler, tüm masonları aynı siyasal görüşte sanıyor!

    Bunun örneklerini görmeye devam edeceğiz...

    Bugün birçok masonun, "biraderleri" Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin şu görüşlerini öğrendiklerinde çok şaşıracağına eminim:

    "Benim elimden gelse Türkleri Arap yaparım, diğer Müslümanları da. Bunların vaktiyle Araplaşmadığına da çok eseflenirim. Arap dili, ne Türk diliyle ne de Çerkez diliyle kıyas kabul etmeyecek derecede üstünlüğe sahip olduğundan, insanın, milliyetin küçüğüne sahip olup da onunla iftihar edeceğine büyüğüne sahip olarak onunla iftihar etmesi daha kárlı ve makul olur." (Yarın Dergisi, 14 Nisan 1930)

    Bu düşüncede bir din adamının, Kuvayı Milliyecilere karşı fetva vermesine, Sevr Antlaşması'nı savunmasına şaşırmıyorsunuz.

    Ve dolayısıyla Mustafa Kemal'in, Şeyhülislam Mustafa Sabri'yi 150'likler listesine koyup yurtdışına kovduğunu da anlayabiliyorsunuz.

    Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Türkiye'deki Gümrük ve Tekel Bakanlığı ve Başbakanlık yapmış olan Suat Hayri Ürgüplü'nün babasıydı.

    Başbakan Ürgüplü de masondu.

    işin garip yanı, kardeşi gibi, siyasetle ilgilenen ve Demokrat Parti'den milletvekili olan Münip Hayri Ürgüplü'nün de ağzından islam, Müslümanlık vb. sözcükler düşmezdi!

    Hür ve Kabul Edilmiş Büyük Mason Locası belgelerinde, mason olan din adamları listesi; Müderris Mahmud Esad Efendi, Berlin Sefareti Başimamı Mustafa Hafız Şükrü, Sefaret imamı Haşim Veli, bir dönem Darülfünun'da rektörlük yapan Babanzade Ahmed Naim Bey dile sıralanıyor.

    Bu isimler öyle sıradan kişiler değildi.

    Örneğin; Babanzade Ahmed Naim Bey (1872-1934), siyasal islamcı düşünürlerin önde gelen isimlerindendi. islamcı fikir hayatının oluşmasında büyük payı vardı.

    Milliyetçiliğe karşıydı:

    "TÜRKLÜK DEĞiL MÜSLÜMANLIK ÖNEMLi"

    "irşadlarınız, hizmetleriniz Türklük adına değil Müslümanlık adına olsun. Türkler hitabı yerine daima Muslümanlar hitabını kullanınız. Cengiz'in yasasını bilmek, ilhan'ın yurdunu tanımak, Altınordu'yu anmak bize lazım değil. Bize Muhammed'in şeriatı, islam yurdunu, islam mücahitlerini bilmek, tanımak lazım gelir." (Ahmed Naim, islam'da Dava-yı Kavmiyet. s. 18)

    Laikliğe karşıydı:

    "Hükümeti, dini korumak ve emirlerini yerine getirmekle şeran vazifeli bilen halkımız, hükümetin bu vazifeden imtina ettiğini hoş gördüğü gün, diğer dini vazifelerini de buna bağlı olarak ahlaki davranışlarını da, içtimai vazifelerini de ihmal eder." (Sebilürreşad Dergisi, 1918)

    Siyasal islamcı Babanzade Ahmed Naim, son devrin mutasavvıflarından Fatih Türbedarı Ahmed Amiş Efendi'nin de damadıydı.

    Sebilürreşad Dergisi'nin yazarlarındandı.

    Sebilürreşad Dergisi deyip geçmeyiniz, bugün yayın hayatını sürdüren dinci gazete ve dergilerin temeli orasıdır!

    Peki, Sebilürreşad nasıl doğdu?

    Ve masonlarla ne ilgisi vardı?

    Dinci basının arkasındaki masonlar

    Sebilürreşad, "Müslümanların uyandırılması ve yüceltilmesi için" çıkarıldı. Derginin adı konusunda Mısırlı Prens Abbas Halim Paşa bir teklifte bulundu: "Kuran'dan bir sayfa açalım, ne isim çıkarsa oradan alalım." Besmeleyle bir sayfa açtı. "ittebiuni ehdiküm Sebilürreşad" ayeti çıktı ve isim bulundu: Sebilürreşad.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük