düşmanlıklar ve hayranlıklar arasında bocalayanların ekstrem hastalığıdır mükemmelliyetçilik. normale duyulan kayıtsızlığın hayata sıçramasıyla başlar, ifrat ve tefritten sekerek hayatı boyunca kaçtığı rutin insanlara komşu bir mezarda son bulur.
en uyuz olduğum şey ise; önüne sunulmuş iki seçenekten güzel olanı seçerken ''ihi ihi üzerinize afiyet biraz mükemmelliyetçiyim de'' deyip sırıtan insandır. halbuki mükemmelliyetçilik bu değildir. mükemmellliyetçilik memnun olacağınız bir şey değildir. olamaz. çünkü temelinde biraz ego ve bir tutam da ihtiras olan her şeyde olduğu gibi doğallığı kaçmıştır. isyandan tevekküle, mücadeleden feragate, ihtirastan felsefeye yaptığı duble yollarında gözü kapalı seyehat eden abdaldır mükemmelliyetçi. insandan doğan her uzaylı kadar yabancı, hayal yurdundan zorla çıkarılmış her mülteci kadar mahzundur.
95 alıp da 100 alamadım diye ağlayan kızın büyümüş halinden daha acınası bir şeyden bahsediyoruz. gerçeğe dargın olan ve barışmak için kurban bayramının gelmesinden daha güzel nedenlere susamış bir avuç beyaz tavşandan bahsediyoruz. sen kankinle bir yerde buluşup telefonlara bakarak konuşurken dost olmayı becerebilirken, eğer dostluk kavramını irdeleyecek olursa ve üzerine biraz mükemmelliyetçilik sosu katarsa tabutu yerde kalacak olan insanlardan bahsediyoruz.
ulan sen ne aşılması güç bir duvarmışsın.
ilk tuğlanı attığım güne laanet olsun.